Senden önce şiirle ve aşkla uğraşmazdım,
Arardım derdime derman ama ne çare bulamazdım,
Zira dertliydim ama derdimi bilmezdim,
Ne anlar, ne anlatırdım, hem sağır hem dilsizdim.
Yirmi yıllık ömrümde bir defa gülmemiş idim
Var sanki felah şiirde,
Ne ararsın ey gönül satırlarda,
Ne yarin sesin duyar,
Ne yaren halden anlar.
Senin alnında yazılı,
İlk göz ağrıma...
Ey Gül-i Rana:
Bir su gibi susadım sana,
Sevmekten ne mana?
Cana ve Kana!
Gönül ne gül ister ne lale,
Bağlandı bir güzele,
Şuna da bakın hele!
Verdi kendini şiire gazele,
Düştü hem ele hem dile.
Erzurum soğuk bir diyar mıdır sadece?
Dokuz ay boyunca aşkımı yazar karlar hece hece.
Süzülürken gökten yeryüzüne karlar,
Dökülür gönlümden dilime yalansız saf ve temiz mısralar.
Bakışın bir kadehtir bana,
Eder beni körkütük sarhoş,
Ne olur beni anlasana,
Sensiz her şey bomboş.
Açamıyorum sana gönlümü,
Sen ki gönlümün sultanısın,
Aşkın kitabı yoktur,
Lakin defteri vardır,
Kar tanesi misali
Gözyaşlarıyla kaplıdır,
Gayrına kapalıdır,
Hastası mecnun lakaplıdır,
Yüreğimden akan kan,
Oldu sana revan,
Ey gönlümü çalan,
Güzeller şahı, sevgili canan.
Senden evvel ben bir divane idim,
Bir bakışına, bir gülüşüne kandım,
Seni melek sandım,
Kor ateşler içinde yandım,
Yandım da kavruldum,
Yar diye bir tek seni buldum,
Bir bakışınla yüreğimden vuruldum,
Hasretinle geçen her saniye olur yüreğim pare pare,
Şu yazdıklarım ancak vasıta-i hâl olur yare.
Sensiz düşen her bir saniye ok gibi yüreğime saplanır,
Sesinle, nefesinle bana 'seni seviyorum' deyişinle dağlanır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!