Ağırlaştı yüküm, bir kenara yıkıp…
Buralardan çekip, gidesim var benim
Sırtımı memlekete doğru çevirip,
Dönmemeye tövbe, edesim var benim…
Bir güzel günümü seninle dermeden…
Ömür sermayesi ahir olunca,
Ne olur habersiz, bırakma beni
Gideceğin yollar zahir olunca
Ne olur habersiz, bırakma beni…
Karanlık dağılıp bir sabah erken,
Taze karlar yağmış karın üstüne
Bir uzak diyarda, yalan olmuşum...
Gayri kimse gelmez bunun üstüne
Yâd ellerde yıkık, talan olmuşum...
Vakit tamam diyorlar, gurbetin yolu göründü,
Uzak diyarlara doğru el oldu gitti...
Dokunmayın dostlarım, Efe siyaha büründü,
Ağlamaklı gözüyle sel oldu gitti...
Olsa da bir konuşsa, şu kalemin dilleri,
Benim yaralarıma çok dokunuyorsun...
Lakin acıtmıyorsun nedense...
Gel diyorsun arkan sıra...
Sen de öğren her lahzasında hayatın...
Bir dua gibi işliyor gönlüme yazdıkların...
Bazen orta yerinde karanlıkların...
Dokuz yüz seksen birin haziranında
Tarlaya göçmüştük tütün zamanı
Sadece umutlarım vardı yanımda
Yükümüzü yıkmıştık tütün zamanı…
Bir küçük sıpayla merkebimiz vardı
Eğilip başını okşasa, eli kirlenir
Kendi midir bir tek tertemiz olan! ..
Kucaklayıp öpecek merhamet yok
Sevmeleri bile biraz uzaktan…
İnsanlık namına nutuk atanlar
Elif ebemin armut kurusu hatrına...
Geçmişi yad edip bir Fatiha okuyan dudaklarım...
Okul yamacına varınca koşamayan ayaklarım...
Ve yazmaktan usanıp terleyen ellerimden
kayıp giden çıt çıtlı kalemim...
Geçmişimle yüzleşmeye geleyim dedim... Olmadı...
Yağma kar, üstümü ıslatma benim
Parka yok sırtımda çıplak ellerim
Bu ayaz yurdunda bir ben değilim
Yağma kar, üstümü ıslatma benim
Yağma kar, mazlumun alma ahını
Bir maraz musallat memleketime…
Dağlardan aşağı sürüler inmiş
Ya Kahhar ismiyle gayri dertlere…
Dermanımız SEN’sin, hainler sinmiş…
Her yeni sabaha uyandığımda…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!