Yumurtalı Ekmek, Varoluş Ve Seçimler... ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Bu pazar, tembellik hakkınızı biraz erteleyip vatandaşlık hakkınızı kullanmak için her zamankinden daha hızlı ve çevik hareketlerle güne başlayacaksınız muhtemelen. Kim olduğunuza, var oluşunuzla neye hizmet ettiğinize, eskimiş hayallerinize, hayatta gerçekten ne istediğinize, gündelik hayatınızı düzenleyecek ihtiyaçlara çok da aldırış etmeden birilerine ‘evet’, kaçınılmaz olarak birilerine de ‘hayır’ diyecekseniz. Düzenin çoktandır sizi sıkıştırdığı kapanın adı ‘siyaset’ çünkü. Tercihlerinizi, epeydir hissettiklerinizle, vicdanınızla, aklınızla değil size dayatılan çürümüş bir sistemin artık pek geçerli olmayan ölçüleriyle kullanmak durumunda bırakıldınız. İşin tuhafı, bu sadece burayı yönetenlerin kabahati de değil.

Hayatı cam bir kavanozdan seyrederken, soru sormamanın, fazla merak etmemenin, diğerlerini korku ve kibirle ötekileştirmenin, hakikati kalple idrak etmeye çalışanları küçümsemenin, bazen gerçekleri gizlemenin sinsi rahatlığıyla yaşıyoruz aslında. Hayatın gerçekte ne olduğunu, bize ne ifade ettiğini çok iyi tarif edemediğimiz için belki, kendimizi yok ederek oynadığımız tuzaklı bir oyunun içindeyiz sürekli. Hepimiz farklı kimliklerle bir biçimde bu oyunu oynuyoruz.

Peki, bir gün için bütün kuralları toplum tarafından ezberletilmiş bu oyunu oynamaktan vazgeçsek ne olur, ne değişir hayatımızda? Bütün gün televizyonlarda ve gazetelerdeki yorumlara, soğuk rakamların dizili olduğu grafiklere baktıktan sonra ertesi gün hayata nasıl devam edeceğimizi bilmiyor muyuz? Kimlere kızacağımızı, kimlerden demokrasi dileneceğimizi, iktidarın çizdiği yolda hayatımızın nasıl şekilleneceğini bilmiyor muyuz, elbette biliyoruz. Hayatın kendisi bunu sürekli farklı biçimlerde hatırlatıyor zaten.

Bir türlü ne yapacağını bilemeyen tedirgin baharı, yabani manolya ağaçlarının pembemsi diri yapraklarıyla, mimozaların dokununca toz gibi uçuşan sarı çiçekleriyle karşılarken herkese saçma gelen sorular sorsak, ne olur sanki? Biz o ‘şuursuz’ sorularla oyalanırken birileri bize mutfakta yumurtalı ekmek kızartsa, biz o kızgın yağın cızırtısını ve ocakta kaynayan çaydanlığın tıkırtısını dinlerken başka birileri loş arka bahçelerde içimizi ısıtacak şefkatli hikâyeler anlatsa ne olur. Çok ciddiye alınan bir seçim günü hayat aniden çok mu gayrı ciddi olur?

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta