Okşadı saçlarını mavi gözlü çocuğun
Dedi üzülme
Sıcak bir çorba yapacağım öğlene
Biraz da ekmek bulurum
Karnımızı doyururuz yine
Yeter ki sen çalış
Oku da çok para kazan
Bitir üniversiteleri
Yuvan sıcak olsun
Kaynasın tencere kazan
Bizim gibi olma düşün
Sen uçurtma uçurtmayı
Yürek sıcaklığında bir yuvan olsun
Sen gibi tatlı çocukların
Bırak uçurtmayı onlar uçursun
Bak babana bırakıp gitti hepimizi
Dönüşsüz bir yerde şimdi
Hamalı ben oldum bu evin
İçinde siz
Elimde bez ev ev temizleyerek
Yarına taşıyacağım korkma sakın
Yeter ki siz çocuklarınızı düşünün
Onları güzel yarınlara taşıyın
Kıvrıldı çocuk yorganın altında
Midesi burkuluyordu ama
İki yumurta görmüştü kapta
Sıcak bir ekmeğin arasına koyup
Yediğini düşündü sabaha
Ablasına bıraktı birini
Gözlerini kapadı
İyi ki böyle bir annesi
Çok tatlı bir ablası vardı
Gözleri kapalı gülümsedi
Tartışmaları bile hep yalandandı
Dikiş makinesinin sesi ninniydi ona
Kendini kaptırdığı tıkırtıların arasında uyudu
Sevildiğini bilmek ve sevmek
İşte yaşamak
İşte mutluluk buydu
Ne kadar zaman geçmişti bilinmez
Kocaman bir uçurtma vardı elinde
Sarı ve kırmızı
Çimenlik her yan, tek tük papatyalar vardı
Uçuşuyordu etrafta
Kozasından yeni çıkmış kelebek kanatları
Rüzgâr aniden şiddetlendi
Direndikçe sallanıyordu
Bir kol sarıldı beline, çekti yataktan
Sağa sola çarparak dışarı çıktılar
Koşaraktan
Toz kokuyordu her yan
Karanlığı cılız bir yarım ay süslüyordu
Sokaktaki evler sallanıyor
Tozun arkasına saklanıp bir an
Sonra teker teker çöküyordu
Annesinin sıcaklığını hissetti gecenin ayazına inat
Ablası hıçkırırken
“Ağlama! ” dedi annesi
“Bin evim yıkılsa bile korkmayın
Sizi yarınınıza taşıyacağım! ”
Sokak çeşmesinin yanına doğru yürüdüler
Ayaklarına bir şeyler batarak
Yarım yamalak ışığın altında oturdular ağacın köküne
Uykulu bir şaşkınlık kol geziyordu etrafta
Başını annesinin göğsüne koydu gözlerini kapayıp
Sessizce dedi: “O rüyayı tekrar görür müyüm acaba! ”
Haykırışları aydınlattı güneş bu sabah
Hıçkırışlar ve gözyaşları geziyordu sokaklarda
Sanki hıncı vardı yerin bağrını delen evlere
“Gitmeliyiz kalan şeyleri de bırakıp,” diyerek annesi
Gözlerini uzaklara dikmiş bakıyordu
“Bir daha deprem olmayan yerlere.”
Yumurtaları düşündü, sıcak ekmeği
Umutsuzca yıkık duvarlara baktı
Annesi okşarken tozlu elleriyle tozlu başını
Ablasına baktı
Utanmasa ağlayacaktı
Kalktı usulca yerinden yürüdü
Duvarların altında kalmıştı kitapları defterleri
“Benim çocuklarım bunları yaşamamalı! ” dedi
Gözleri dolaştı taşların toprakların arasında
Nefesi gitti sanki bir an
Bir kenara devrilmiş kabı
Ve yanında yumurtaları gördü.
Kayıt Tarihi : 3.3.2011 01:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)