Yükü Ya Huu’lar Olanlar - Garib Çoban

Engin Demirci
970

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Yükü Ya Huu’lar Olanlar - Garib Çoban

Yükü Ya Huu’lar Olanlar - Garib Çoban

Aklınızda bir düşünce var mı?..
Burası dünya, ölüm var ölüm.
İnsan insana hep gece, gece, gece, burası dünya ve biz artık çok sıkıldık.
Hayatta insanın birbirine verebileceği acıya eşdeğer hiçbir acı yoktur.
Öyle açık, öyle acemi, öyle boş.
Çünkü seven asla kaybetmez, o sadece öğretir.
İnşirah inşirah inşirah.
Ve kim istemez ki…
O gün gelecek.
Öyle mahcûb, öyle dalgın, öyle boş, öyle boş.
Nasılsın?..
Yüreğin iyi mi?..
Bazen biri sorsun ister insan.
Şimdi daha iyisin değil mi?..
Buyurdu Şahım.

Satır aralarını okuma yeteneğinizi ve duygusal zekanızı ölçmek için yapılan bilinçaltı bir testtir teheccüt vakti dedi Hünkarım

Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor.
Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü.
Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden,
nizamnamelerden sıkıldık dedi Türbedar

Ol dedin olduk senden.
Gel dedin geldik sana.
Yaptıklarımız için, yapmadıklarımız için!..
Elimizi, dilimizi.
Allah’ım!..
Bağışla bizi, bağışla bizi.
Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından dedi Pirim

Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz.
Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz.
Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz.
Eski yok edilmeden yeni var olamaz.
Kim kendini yeniden inşa etmek isterse.
Önce kendini yok etmelidir dedi Mirim

İçimizin ve dışımızın bütün cehennemlerinin uzağında bir bekleyiş bizimki!..
İnsanlığın yalnızca en küçük bir kısmı özgürlük ister.
Geri kalanların hepsi birinin onlara özgür olduklarını söylemesini ister dedi Meczup

Alıp başımızı gitmek istiyoruz.
Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz.
Sana gelmek, sana gelmek, orada kalmak istiyoruz.
Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz dedi Ulular

Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz.
Rüzgârın sesini, ırmağın sesini, dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, erkeklerin erkek çocukların çocuk, insanın insan olduğu, yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz dedi Aksakallılar

Çoğu zaman o kadar aceleciyiz ki konuşmaya pek fırsat bulamıyoruz.
Sonuç, bir tür bitmek bilmeyen günlük yüzeysellik, canın varsa, çık akıldan dedi Sır Katibi

Yıllar sonra insanın tüm zamanın nereye gittiğini merak etmesine.
Ve her şeyin gittiği için üzülmesine neden olan bir monotonluk içinde yaşıyoruz dedi Fakir

Ey aşk, teheccüt vakti seni istiyoruz aslında, bunu söyleyemiyoruz.
Kapıyorum ateş dolu şu iki gözü.
Geçmek için rezillik vâdisi denen hayattan dedi İhtiyar Bilge

Hissedelim var olmanın ağırlığını.
Suskun kalbim feryat etmesin diye.
Ne zaman görüşün karşılıksız sevgiyle olursa.
Kemale ererse, kendi körlüğünü o zaman görebilirsin dedi Hırkasız Derviş

Senin değil miyiz hepimiz.
Senin değil mi her şey.
Alırsın kime ne, verirsin kime ne!..
Ve bu açtığımız eller senin değil mi?..
Senin değil miyiz hepimiz Rabbim!..
Dönüyorum yüzümü yalnızlığa, halvete.
Saflarımızda yürüyemezsiniz gerçi ama bizlerlesiniz biz de sizlerle!..
Yetiş ey kabul olmuş bir dua imdadıma dedi Üçler

Başımız yerde.
Dilsizim, merâmım lisâna sığmaz.
Açtık elimizi sevgilinle birlikte.
Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan.
Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından.
Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım.
Ben seni hatırlıyorum, bunu unutma.
Eğer sen hatırlamıyorsan, çok da önemli değil.
Yabancıysak dost ol bize, senden ayrılmayalım.
Elimiz açık, başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz.
Sevdiklerin aşkına, sevenlerin aşkına.
Her yer gece, çok gece, şebnemin hicrânı vardı.
Hey susamış arzu, gün gelir, yorgun, bitkin halde fısıldayan yerlere varamazsın dedi Yediler

En yoksul sokaklarda bile insanların kahkahalarını duyabiliyordunuz.
Bu sokakların bir kısmı kapkaranlık, adeta kara delikler gibiydi.
Ve nereden geldiği bilinmeyen kahkahalar.
Mahalle sakinlerinin ve yabancıların kaybolmasını engelleyen tek işaret, tek işaretti karşılıksız sevgiyle misafirliğe davet dedi Kırklar

Ayetin değil miyiz senin Yâ Allah!…
Dünyanın tabiatı tamamen değişti, insanların gönlü ile dilleri birbirine uymuyor.
Hayat, anların toplamıdır; kaçırdığın her an, eksik bir hayat demektir.
Bir garibin hayır duasını almalısın, anlarına anlam katabilmelisin dedi Erenler

Bize d/okun!..
D/okunmazsan uçacağız tozlar gibi uzayın derin soğukluğuna.
Çeçenistan’dan Kırıma, Myanmar’dan, Filistine
Kahire’den Bombay’a, İstanbul’dan İsfahan’a, Kudüs’ten Paris’e.
Sensiz neye baktıksa örgütlü bir yalnızlıktı.
Ne yaptıksa sensiz, bir şarkısızlıktı.
Hayatın bir durağından öbür durağına.
Bir sevgili olmadan yürümek!..
Bunu yapamıyoruz!..
Kundağı çıkarıp kefeni giymeden önce.
Adına hayat dediğimiz o büyük sarhoşlukta.
Bir ölüm adımıyla geçerken dünyanın bütün içlerinden.
Ellerimizi açmış bekliyoruz.
Açmış bir çiçeğin değil miyiz senin.
Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim.
Çok yenildik yetmez mi?… dedi Zahit

Ey garib gönül, bütün aşıkların çektiği gibi, senin nefsin neyin kılığına girmiş.
İnsan hiç bir şey ile gelir, her şeyin peşine düşer.
Götür beni kırk ikindi yağmurlarıyla, yüreğimi okşayan Huulara teheccüt vakti.
Şems vakti Estağfirullah ile iyiler şehrine götür.
Sonra her şeyi bırakıp, hiç bir şey ile geri gideyim dedi Garib Çoban

Yaralarımız var kime?..
Sıcak bir şey arıyoruz, kime!..
Merhamet istiyoruz, kime?..
Bağışlanmak istiyoruz, kime gidelim.
Sorumuz ve cevabımız sen değil misin?..
Yorgunuz, kaybetmişiz, dalgınız, kırgınız, küsmüşüz.
Arzunun yarattığı sıkıntı ve güçlükler hüsrandan doğar.
Bir şeyi tercih ettiğimizde başka bir şey yüzünden hüsrana uğrayabiliriz dedi Nefer

Fırlattın beni dünyaya!..
Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden.
Bu saman çöpünü kasırgada bırakma.
Bağışla bizi diyebilir miyiz bilmiyoruz?..
Dilimiz varır mı buna.
Affet bizi diyebilir miyiz.
Bunu deniyoruz şimdi.
Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında.
Büyütüp durduk siyahı dedi Miskin

Kuşlar gibi bakarken.
Kuşlar gibi vurulan çocuklarla.
Tamamlanmamış olmasına rağmen muhteşem bir roman insan.
Hayat kısa, bu yüzden kalbinizle hareket etmelisiniz dedi Abdal

Kendini ilk sıraya koy ve her şey değişsin!..
Diyenlerin putları öldürüyor sevgiyi.
Çok yenildik yetmez mi?..
Ne getirdin deme bize, senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur.
Geldik işte bunlar ellerimiz.
Bunlar da ellerimizin büyük boşluğu.
Altı yönüm harab, beş duygum harab.
On parmağımda on acı Ya Râb.
Denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya.
Dünya sana kim olduğunu soracak bir mezar başında dedi Deliler Şeyhi

Neden bu kadar beklemişti?..
Söyler misin, seni ayakta tutan ne?..
Bazı şeyler bazı zamanları nasıl bekliyordu?..
Neredeyse sesi kırılmış, çok hayal kırıklığına uğramış.
Kulağına fısıldayan o kişi olmak istiyorum dedi Hamal

Büyük bir kapının önünde bir karınca, vurmuş kapıyı bekliyor.
Kapı açılacak, yoksa niye var.
Rahmet örtecek günahı.
Geride kalacak gazabın adımları.
Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları.
Seni heyecanlara kim giydirebilir.
Seni gözden uzak, zamandan uzak, ruhun yakınında, ateşin yakınında tutmama izin veriyorum dedi Aklı Kıt Adam

Bir mermiyle değişirken dünyamız.
Kulağımızda uluslararası bir kınama.
Büyük büyük yokluk yurdunun uğuldayan sorusuyla giriyoruz toprağa dedi Ulak

Dünya değişti ama kapı nereye açılacak.
Biteni biliyoruz şimdi ne başlayacak.
İşaretler ortadayken çöllere daldık.
Kalp verdin korkunç yaralandık.
Akıl verdin, iyiliği esir aldık dedi Seyyah

Ekranda kıtadan kıtaya atılan bir füze.
Gazetede karşı kaldırıma geçerken çiğnenen bir adam.
Durmadan dönen bir dünyada nerede olunabilirse.
Orada bile değiliz!… dedi Sancaktar

Ve bilmiyoruz böyle nasıl çamur olabilir kan olabilir karanlık olabilir.
Böyle nasıl, ele geçirir dünyayı gece.
Gece gece gece, hep uykuda insan.
Teheccüt vakti kimse bir yüreğe çiçek ekmeyi bilmiyordu dedi Sufi

Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi?..
Bilmiyoruz!…
Bu çiçekler için gözyaşları tek mümkün besin haline gelir.
Sanki acının kendisi yaşadıklarının gerçek olduğunun kanıtıymış gibi.
Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne dedi Ermiş

Bir insan başkalarından daha fazlasını biliyorsa, yalnız kalır.
Çünkü, bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu.
Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek.
Ve gülümsemekle meşgulüz şu an.
Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları dedi Neyzen

Bu olanlar, çok şey şüphesiz.
Ama vaktimiz kalırsa oturup düşüneceğiz.
Yusuf’u düşüneceğiz, Yakub’u, Musa’yı
İsa’yı düşüneceğiz, Nuh’u ve öbürlerini
Ve Efendimizi, Efendimiz!…
Karşılıksız sevgi yerine dünyalık putlarla kuyular, kuyular, kuyular kazdık, Habil ve Kabil gibi dedi Naib

Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında sazdık.
Kestik kendimizi deldik yaktık.
Sonra sana değil dünyaya aktık.
Dünya ki mescittir, biz ona otel yapmışız.
Kalktık ki yenilmişiz, değişmişiz, azmışız.
Bir sızı kalmış içimizde başka şey yok.
Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız dedi Münzevi

Bir çocuk oyuncağını alamamış.
Bir kız sevdiğini saramamış.
Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu.
Bir adam paramparça!..
Bir çift göz için.
Birisi ekmek götürememiş evine.
Birisi aşk peşinde divane.
Birimiz dünyayı kurtaracak.
Birimiz yarını!..
Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor.
Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor.
Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor.
Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor.
Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden, ellerini hâlâ açık sanıyor.
İyiki ölüm var!..
Birimiz karşılıksız sevgi yerine, ne çok çok putlarına kanıyor dedi Mezarlık Bekçisi

Geldik işte bunlar ellerimiz.
Açılmış bak, bilirsin ne diye.
Ki bilirsin, biz bu ellerle neler işledik.
Açtık işte bunlar ellerimiz.
Burası dünya!..
Bu kabir senin, şu putlar biziz.
Bunlar da ellerimiz, Estağfirullah dedi Aşk
(Y.ed - Takva Elbisesi Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 1.5.2025 18:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Sözü işitmek için insan olmak gerekir. Arifin her bir sözünü duymaya insan gerek. Bu cihanda sanma kim hayvan olan anlar bizi. Ey Niyazi katremiz deryaya saldık biz bugün. Katre nice anlasın umman olan anlar bizi. Hz. Pir Niyazi Mısri k.s.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Gerçekten "çok sıkıldık" artık!

    İnsanlıktan çıkmış insanlardan!
    Yasa tanımaz
    Hak tanımaz
    Hukuk tanımaz

    Vicdansızlardan!

    Yakışmıyor hiç, bize...
    Sevmek bu kadar zor olmamalı,
    Bu kadar bencil, nefsinin bu kadar kölesi olmamalı insan!

    Tebrikler Engin Bey...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)