Yüksüz geminin zavallı faresi

Ünal Ulaş
63

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yüksüz geminin zavallı faresi

Yıl bindokuzyüzseksensekiz güzel bir cumartesi istanbulu
Yer selimiye doğum evi üçüncü kat
Dışarıda cumhuriyet bayramı törenleri
İçeride benim bayramım
Yakarışlar tanrıya ve adak dilekleri
Ne olur tanrım saçları güzel olsun gözleri güzel
İsteğim şirin ve tatlı bir kız çocuğu
Haykırışlar çığlıklar var içerden ve terleyen ellerim
Ve cebimde ayırdığım gıcır yirmilikler
Kapı açıldı tanrım bir kadın bana doğru geliyor
Kucağında pembe beze sarılmış kızım geliyor
Çığlık sırası bende dışarıda belediye bandosu
Fatma ebe eyvallah helal olsun hoş olsun al bir yirmilik
Yanımda komutan tarığın eşi yengem
Sakin ol oğlum sakin ol gözün aydın
Minik şirin tatlı ağlayan ve susmayan kızım kucağımda
Ve sabaha kadar koridorda yanımda
Canım benim canım sağol tanrım
İşte o dualarla geldi dünyaya yaşamın ışığına
Her büyüdüğü milimi gözümü kırpmadan izledim
Koynuma defalarca başını koyuşunu kokusunu
Derin derin çektim içime
Her görene bana benziyormu diye sorardım
Evet yanıtını aldığımda havalara uçardım
Kelebekler gibi giydirir omzuma alır
Yolda yürürken kızlara laf atardık
Ne habey yavyum derdi sonra gülerdik
Karşılıklı oturur meyve suyuyla şerefe yapardık
Geceleri beraber uyur sabah beraber kalkardık
Onunla sirkecide işe giderken kahvaltı yapardık
Ve o büyüdü
Dans ederken artık eğilmem gerekmiycek kadar büyüdü
Sürme verdi tanrı gözlerine ve çenesine bir çukur
Bizi yatakta tekmeleyen ve hatta bizi yakan
Sabahları bize kahvaltı hazırlamayan
Akşamları yemek yapmayan kadın yoktu artık hayatımızda
Bambaşka bir yürek vardı benimle değil onunla yatan
Anne dedi ona anne anne gibi
Ben yıkamıyordum artık kızımı ben giydirmiyordum
Ben düşünmüyordum sabah kahvaltısını akşam yemeğini
Hazıra konmuştum artık güzeldi
Kelebek giysilerini ben seçmiyordum
Anne vardı artık anne
Gözleri değişmedi saçları uzadı çenesindeki çukur işaretti
Hep kıskandım onu kendimden bile anne dur dedi bana
Rahat bırak kızımı rahat bırak
Çenesindeki çukur büyüdü aklıyla beraber
Önce yalan söylemeyi saklamayı ve oynamayı öğrendi
Sonra yazıkki çenesindeki çukur gibi herşeyi çukura atmayı
Gerçekten sevgiyi önemsemeyi değer vermeyi saygıyı
En önemlisi minneti sahiplenmeyi
Fedakarlığı çenesindeki çukura attı
Aldı eline kara saplı hançeri
Düşünmeden acımadan vurdu böğrüme
Bir kahpenin yaşam merakı uğruna yirmi yılını heba etti
Güvenide sevgiyide mahvetti
Bayram bana yok artık olmasın belediye bandosu
Kelebek giysilere bakmıyorum artık
Uzun ve kıvır saçlı çocukları görmüyorum
Tanrının verdiği sürmeli gözler beni görmesin görmiyim
Çenesindeki çukuru olanlar doğuranın yanına gitsin
Ben aldanışımla vurulduğumla kalayım
El değmesin cansız bedenimin üstüne gözyaşı dökülmesin
Adı baharla yaz arası olanlar gelmesin ızdırap toprağına
Saçlarını okşamayı özlerim sürmeli gözlüm
Seni koynumda uyutmayı
Hatta seninle rakı balık yapmayı
Ve hatta dalga geçip seni kızdırmayı
Lakin çenendeki çukur varya o çukur
Hep ihanetini hatırlatacak bana
Ve lakin istemem artık seni bir damlacık hayatımda

Ünal Ulaş
Kayıt Tarihi : 15.1.2008 20:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


üzgünüm çok üzgünüm

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ünal Ulaş