Tanrı akıl ihsan etti kullarına,
kimine az kimine çok,
kimi keşfetti kainatın derinliklerini,
yıldızlara yol aldı,
kimi cennetinde aç kaldı.
Atmışsın bedenini turkuaza
Ne gam ne keder
KIzlar sivrisi kapkara
Yağmur öfkesini ha boşalttı,
Ha boşaltacak
Umurunda değil karabatak.
Tanrı bir damlaya mucizesini kattı,
yarattı seni,sen olarak,
ruh verdi bedenine,
kainata sakladıklarını bulasın diye.
Sen hiç aramadın gizemi,
bulunmuşları yedin içtin.
Ağlayan kandil sustu
zifiri karanlık ufkumuz,
yıldızlar giz oldu, vermiyor ışık.
gezegenler isyan etti,
güneşin balçıkla sıvanmasına,
bulutlar inmiyor denizlere,
Toprak, mahsül ve istikbal sensin,
ne diye uykularını zehir edeceksin,
değmez rüyalarını hançerlemeye
yaşamak varken yukarıdan bakarak
yakışmaz sana emek, ekmek ve alınteri,
yakışmaz okşamak yürekleri,
Sonunda oldu işte,
Boşaldı zembereğinden sabrım
Sıktığım dişler unufak
Dağıldı tespih taneleri gibi,
Tuzbuz oldu geçmişim geleceğim,
Bastırdığım arzularım özlemlerim,
Yine kabardı yüreğim,
gözlerim taşırdı denizleri
kuş tüyü yataklara layık çocuk,,
uyuyor kaldırımda.
Hangi kör cehaletin günahısın?
hangi umursamazlığın acı meyvesi,
Adil yürüyordu güle oynaya,
Adil yürüyordu yaşam yolunda
Bir inşaat çukurunda,
Tatlı hülyalar ummanından,
Koptu düşen bir kalasla.
Kristal yıldızlar kümelendi kafasında,
Ürkek bir kuş gibisin
Kanatsız özgür ve yalnız.
Bazen kovacaksın yalnızlığını,
Özgürlüğüne esir etmeyeceksin.
Uyuyamamak marifet değil,
Toplanıp karar verdi taşlaşmış kalpler
Kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak.
Ne sokakların yalnızlığı,
Ne açlıktan can çekişmenin tükenmişliği,
Ne masumluğun günahsızlığı,
Ne emeğin kutsallığı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!