Bir kadın
bana kendini verdi.
Altın bir tepside sundu vücudunu
O'na göre bazen bir an,
koca bir ömre bedeldi...
Bu kez hiç gülmedin bana,
gülümsemedin...
Konuştun belki uzun uzun,
ama ben işitmedim...
İlk kez ılık nefesin okşamadı yüzümü,
teninin kokusunu duyamadım...
Biliyorum uzaktasın,
çok uzakta...
Ama soluduğumuz aynı hava,
yanağımızı ısıtan aynı güneş...
Hem,
geceleri üzerimize çektiğimiz
Bilmiyorum,
daha ne kadar beklemeliyim
yüreğinin ıssız, solgun derinliklerinde...
Sen bir istiridye,
ben bir kum taneciği...
Ne dermanım var inci olmayı bekleyecek,
Üzülme Orhan veli,
tam zamanında gittin buralardan
tam zamanında...
Adına şiirler düzdüğün,
türküler yaktığın İstanbul'un
için için ağlamakta...
Bu beden bir mapushane...
Kirpiklerim parmaklık,
ağzım kilit,
yüreğim kelepçe...
Her akşam
Her gün gibi bir gündü,
Yıl: Bindokuzyüzkırbeş
Gelip kustu zehrini,
o çelik kanatlı kalleş.
Tenim sarıydı benim,
Aşk,
geldiğin gibi habersizce gittin.
Sevgilinin gözlerine bastın mührünü
ve sonra bir çırpıda silip, yokettin...
Aşk,
Hiçbir Zamanlar
Hayatımda ilk kez
aşktan böylesine korktum.
Kalp odacıklarımın santimetrekaresi,
sevgine karşılık gelmez diye ürktüm...
Hasretin alevinde
Tütsülendi ayrılık
Yetmedi mi özleyişler?
Ne olur dön gel artık
Gittiğin günden beri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!