Yüksekteki pencerede ay var. Geçip gitti şimdi.
Nasıl da doldurur ruhumu kış! Ve bu tebeşir beyazı ışık
Serer pullarını pencerelere, boş ofislerin pencerelerine,
Boş sınıfların, boş kiliselerin. Ah nasıl da çok boşluk var!
Ve bu bitiş var. Her şeyin korkunç bitişidir bu.
Şimdi etrafımda yığılmış bu bedenler, bu kutup uykucuları –
Hangi mavi aysı ışın dondurur onların düşlerini?
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik



