Yükseklik Korkusu Gerçek Yaşam Öyküsü

Cebbar Korkmaz
440

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Yükseklik Korkusu Gerçek Yaşam Öyküsü

YÜKSEKLİK KORKUSU

Çocuktum henüz ilk okula başlamamıştım
Babam yakınımızda bir köyde çobanlık yapıyordu
bir abim kuzuları bir abimde danaları otlatıyordu büyük abimde köyyümüzde kendi işlerimize bakıyordu
evin yarısı çobanlık yaptığımız köyde yarısı kendi köyümüzdeydi
Büyük abim çok sert biriydi deyim yerindeyse insanlıktan nasibini almamış tam bir çellattı
kızdığında bizi çubuklarla döverdi kendine özel çubuklar yapardı
kızılcık kuşburnu diş budak ağaçlarından bu çubuklar ince ama çok dayanıklıydılar vurduğu yerden kan fışkırtan çubuk deniyordu
abim bu çubukları yağlar ateşte kızartır her gün birini elinde taşırdı adeta çubuk manyağı biriydi
Ablam.sa köyde kuran kursuna gtimekteydi
bende annemın peşini birakmayan biriydim annem neredeyse ben ordaydım annemde çobanlık yaptığımız köyde kalıyordu
çobanlık yaptığımız köy kars çayının hemen yanında bir köydü
Köyün merası çayın karşı tarafındaydı
kars çayı köyün arazisinin tam ortasından geçiyordu karşıya geçmek için köprü yoktu tek köpru tren yolunun köprüsüydü
bu köprünün trevizleri öylesine geniş aralıklarla döşenmişti,ki normal bir insanın adımlaması bile zordu atlaması gerekirdi
köprü çaydan çok yüksekteydi otuz metreden uzun bir hayaleti andırıyordu adeta geçeceklerin ölüm korkusu yaşadığı bir köprüydü
trenın köprünün tam ortasında karşınıza çıkması an meselesiydi bunu düşününce insanın korkusu kat kat artıyordu
Bir gün karşı tarafta mal otlatan babamın yanına gitmeye karar verdim
birde köpeğim vardı ben nereya gitsem o da peşimden geliyordu
çaydan geçmem mümkündeğildi yağmur yağmış çay kabarmıştı köprüden geçmem gerekiyordu
köprünün yanına gittim bir müddet baktım gelen giden olurda beni karşıya geçirir diye kimseler gelmeyince geçmeye karar verdim
köprüyü adımlayarak geçmem imkansızdı bende emekleyerak geçmeye kalktım ancak trevizlere böyle ulaşabiliyordum
emeklediğimden aşağı bakmak zorundaydım suyun akışı bir heybetliydi ki anlatamam
girdaplardan dönen su korkutucu manzaralar oluşturuyordu suyun bulanıklığı dehşetini bir kat daha artırıyordu
köprünün ortalarına gelmiştim,ki bir trevize asılı kaldım atlamamdan dolayı boyum iki trevizin arasına ulaşamamıştı
ayaklarımı bastığım trevizden ayaklarım kesilmişti müthiş bir korkuya kapılmıştım bir ara kendimi ölümün kucağına bırakmayı düşündüm
o arada köpeğim olanca gücüyle havliyordu imdat ister gibiydi köpeğin sesini duyunca müthiş bir cesaret aldım
korku panikten zar zor tutunduğum trevizin üstüne çıkabildim nefes nefeseydim nefeslenmek için orada bir müddet oturdum
ne ileri gidebiliyor nede geri gelebiliyordum ama trenin korkusu ölümlerden ölümdü
köpeğim benim çıktığımı görünce adeta sevinç naraları atar gibi havliyor tren raylarının bir o tarafına bir bu tarafına atlayarak adeta sevinçten oynuyordu arada bir durup bana bakıyor tekrar havliyordu
sonunda ileri gitmeye karar verdim bir yandanda kendi kendime cesaret veriyordum
karşı taraf bana daha yakın gelmişti belkide korkudan o tarafı daha yakın görüyordum
epey zaman harcadığımdan trenin her an karşıma çıkacağından da çok korkuyordum
tüm gücümle emeklemeye başladım zorda olsa geçmeyi başardım ama korkunç bir korku yaşamıştım
bir daha oradan geçmem mümkün degildi (yıllarca rüyalarımda hep o köprüden düşerdim hala yükseklik korkum var)
Sonunda babamın yanına gidebildim babam kim seni köprüden geçirdi diye sordu kendim geçtim dediğimde aferin dedi
bu beni gururlandırdı ama korkum asla geçmeyecekti
sonraki günlerde annem tandır yakmış ekmek pişirmişti babam ve kardeşlerime ekmek götürmem gerkiyordu
annem bana ekmekleri götür dediğinde içimi korkunç bir korku kapladı
köprüde yaşadığım dehşet aklıma geldi anneme nedese söylemedim ekmekleri annem sırtıma bağlamıştı
ekmekleri alıp köprünün yanına geldim adeta köpru bana meydan okuyordu celladım karşımdaydı
bir müddet yine birilerinin gelmesini bekledim gelen olmadı köprüye bakıyordum ama geçecek cesaretım yoktu
Bu kez çaydan geçmeye karar verdim çayın genişlediği bir yer aradım oradan geçersem su derin olmaz diye düşünüyordum
öylede yaptım geniş bir alana yayılan çaydan pantolonumu çıkarıp geçmeye başladım su berraktı ama çok hızlı akıyordu
bazı yerlerinin derinliği göyüs hizama kadar geliyordu
çayı yarılamıştım ki birden suyun akış hızı beni düşürdü su beni sürüklemeye başladı epey sürüklendim
boğulmak üzereydimki taşlara tutundum zar zor kenara attım kendimi bayağı su yutmuştum neyseki temiz suydu
ekmeklerde islanmıştı ekmekleri çıkarıp kuruttum tekrar yola koyuldum
Geçtiğim yer çayırlıktı ayak yalındım ayakkabılarım olmadığı için ayaklarıma dikenler batıyordu
ayaklarıma dikenler batmasın diye çayırlıkta zik zaklar çizerek yürüyordum buda gitmemi geciktrıyordu
çayırlık alan iki kilometreden uzundu ayaklarıma dikenler battığında duruyor dikenleri çıkarıyor tekrar yürüyordum
sonunda babam gilin yanına vara bildim
Akşama eve geldiğimizde büyük abimle ablamda gelmişlerdi
ablam yanılmıyorsam on üç on dort yaşlarındaydı
ablamı çok seviyordum cana yakın biriydi banada kuran kursunda öğrendiği duaları öyretiyordu
Sabah olduğunda abim köyümüze gideçeklerini söyledi bende köye gitmeyi istiyordum
annem ablama köyden bir şeyler getırmasini söyledi bunuda götür senınle birlikte geri gelsin dedi buna çok sevindim
Abim köpegimide öküz arabasının arkasına zencirle bağladı
yola çıktık iki köyün arazisinin tam ortasına gelmiştik ki abim arabayı durdurdup arabadan indi
köpegi arabanın tekerleğinin topuğuna bağladı ablam ne yapıyorsun diye sordu boğucam dedi
o an kanımız dondu ablam ağlamaya yalvarmaya başladı ne olur abı yapma günahtır hayvana ablam arabadan inip abimin ayaklarına kapandı
abim onu dövdü arabaya tekrar bindirdi ne dediyse fayda etmedi bende ağliyordum ablamda ama abim kararlıydı
köpek komşulardan ekmek çalmış dedi köpeğin zincirini arabanın tekerleginin topuğuna bağladırktan sonra arabayı sürdü
zincir tekerleğe dolandıkça köpegin boynu sıkıştı bu arada bağırıyor gözlerimin içine bakarak bizden yardım istiyordu
ama nefileydi çünkü abimin yanında hiç bir şey yapma şansımız yoktu sadece hüngür hüngür ağlıyorduk
gözlerimizin önünde hayvan boğuluyordu korkunç bir manzaraydı sonuda tekerleğe dayanan köpeğin boynu kırıldı öldü
bir müddet sürükledi abim köpeğin ölüsünü tam köyümüzün sınırında yolun kenarında bir rus mevzisi vardı o çukura attı
biz köye kadar ağladık sabah olunca ablam kalktı annemin istedikleri eşyaları aldı tekrar yola koyulduk aynı yoldan dönüyorduk
yolda giderken ablam dualar okuyordu köpeğimizin ölmemesi için bir yandanda allah onu korur bakarsın ölmemiştir diyordu
oraya geldiğimizde baktık ki gerçekten ölmüş ablam hüngür hüngür ağlamaya başladı köpeğin ölüsünün baş ucuna oturduk
ablam dular ediyorudu bildiği duların hepsini okudu bende onun yaptıklarını yapıyordum çok acı verici bir durumdu
ablam yanında keseri getirmişti orada bulunan bir çukuru biraz kazdı özellikle yönünü kıbleye gelecek şekilde
köpeği o çukura koyp üzerini kapatıp etrafına taşlar dizdik adeta bir mezar görüntüsü aldı
o yıl kar yağana kadar her oradan geçtiğimizde ablam ağlar köpeğin başında dualar okurdu
bazanda benim bildiğim dualrı bana okuturdu oğlum sevaptır oku derdi bende okurdum
Yillar sonra bile ablamla bu konuyu kouştuğumuzda hala üzülür ağlar
Tamamen gerçek yaşanmış bir olaydır
2008 cebbar korkmaz Bornova İzmir
Mal (büyük baş hayvan sürüsü)
Treviz (tren raylarının altına döşenen odunlar)
Çubuk (sopanin incesi hayvan sürmekte kullanılır)

Cebbar Korkmaz
Kayıt Tarihi : 9.7.2008 21:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


TOPLUMLARIN YAŞAMLARINI SİSTEMLER DÜZENLEMEDİKÇE YOKSULLUKTAN KURTULMANIN İMKANI YOKTUR

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Berhîm Paşa
    Berhîm Paşa

    Kutlarım çok güzel bir anlatım....

    Cevap Yaz
  • Cengiz Çetik
    Cengiz Çetik

    bu çalışmanızda güzeldi
    kutlarım şiir yüreğinizi
    sevgi ve saygıarımla

    Cevap Yaz
  • Birol Hepgüler
    Birol Hepgüler

    Sevgili Cabbar Korkmaz
    Enteresan bir hikaye, yalnız köpeğin mezarının başını kıbleye çevirmişsiniz, bilip bilmeyen gelip geçerken yatır matır zannedebilir. Bu arada halâ tek parça olarak yaşayabiliyorsan bravo sana, iyi kurtulmuşsun abinin elinden. İnsan hayatı boyunca ölüm tehlikeleriyle kimi az kimi çok yüz yüze gelebiliyor ama Allah bir şekilde koruyor. Heyacanlı bir hikaye, merakla okudum, ama asıl abini çok merak ediyorum ! Kutlarım.

    Birol Hepgüler.

    Cevap Yaz
  • Halit Yıldırım
    Halit Yıldırım

    Mail olarak cevapladığım gibi çok üzücü bir hatıra.

    Cevap Yaz
  • Oya Özpoyraz
    Oya Özpoyraz

    İç acıtan bir anı....paylaşan yüreğe teşekkürler....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Cebbar Korkmaz