Yukarıda bir yerde 'Les Mondes Engloutis ...

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Yukarıda bir yerde 'Les Mondes Engloutis',Süzülerek! ...

For the precious-three
“Dergilerin ömürleri değil aslolan...benimsemek ve gayretle sahip çıkmaktır onu uzun soluklu yapan...” *
“İşin başında soluklanmak olmaz…”,’korumaz kalkan gibi bir şey kılıç kendinden yerine kendini…’ *
-

[[ a. AKREBİN DEVİNDİĞİ
irema.
Çirkin karanlığın nemrutlaştırdığı karanlık yollarında, bıkmamacasına ışığın ışıttığı!
güzel, tek caddelik çıkışlı merdivenaltı sol, değil bir yol.. sürülen, bilinmezin çıkmazlarına …
:Akrep asılmıştı bu ‘yekpare-gövde ikiz-ruh’ balığa ve Shagma’ya, kuyruklarından yakalamış, oraya buraya savruluyor!
ama habersiz kendi yaptıklarından Akrep, bir de Anubis erkekten farklı olduğunu mu düşünüyor? ?

[ ...... for the scorpio! ! !
``,,`` with the invited fish from unnamed skies and too a fish, which’s Shagma
and Sirus also, came from the SeaDepths-beneath under! ! ! ….
plus a visitor called Anubis … ]
{{ …… Akrep için! ! !
``,,`` ve adlandırılmamış göklerden davet edilen balık ile, Shagma diye çağırılan kendisi
ki Sirus’sa bir diğer lakabı, DerinDeniz-altı’ndan gelme! ! ! ....
ek olarak bir ziyaretçi, Anubis … }}

iremaa.
:Kim ister ki rengarenk kara peçeler içinde gezinmeyi, Clémentine-faz hali gibi, öbek ışık gözlerini kör etmişti!
Balık(sa) olan -kendisi, uçan- o kuğu, ve onla demlendi –yıldızla- uğurlu rengi balık (olan) kuğu’yla Sirus, kol kola, pür kardeşçe.
Çıkageldi Anubis, kafalarıyla celse, avuç içlerinde tuttuğu, hala kanları bunların akıyordu, şerbeti gibi en şeytani bir iblisin; ilk kez ağlıyordu:
Bu kardeşçe ortamda ne yapacağını bilemiyordu, habersiz gezinen Clémentine’e döndü;
“Bir tas su verir misin? yine yanından geliyorum zorba emanet edilen bahtsız ölülerin …”
Melek geldi mavi-beyaz küresiyle, aldı Clémentine’i yine, iblis Malmoth’a doğru şeffaf gemisini sürdü
Şeytani’nin yanı, halbuki dört bir yanı devasa aynalarla kumsaldaki kum tanelerine çevrili bir yer burası.
(Zorla görev verilen çatal kuyruklu, bu büyücü; sihir gücünü birleştirmişti yaratısıyla iyi’nin, Lucifer’e en ürküncü!)
Her bir yandan yansıyan ışık ulaştığında karşı tarafa, korkutucu yükselen alevler belirmişti alevden var edilen yansımanın
yanı başında! … Neden bindiğinde küreye hemen akrep olduğu belli, kendine ediyor asıl bunu! ....... ]]

YUKARIDA BİR YERDE 'LES MONDES ENGLOUTIS', SÜZÜLEREK! ...

b. YILDIZLARÜSTÜ BALIKBÖLGESİ
Anubis önce düşünen bir ‘ürkek tavşan’ başına, ve meleğe dönüşmüştü.
Daha sonra da kendi eğilimleri neticesinde, doğmasından çok.. çok önce,
lahitleri araştıran seçerek toplumun çizgisini sırtlanmayı, bir çakal oldu ve
ölüler üzerine durdu, onlara rehberlik etti, korudu, yüceltti.. Anubis’ti bu …
Bu haliyle ikircikli çirkincik, doğmasından önce güzelleşmiş bir karakter, melek mertebesine yükselmişti.
Mavi devle Anubis, bedensel ayrı görüntülerdi ama yine de, mavi dev –Sirus- gerçek bir yıldızdı.
Yıldız tarlasında Anubis’se yaşardı, başını değdirdiği Olympos’un, o yerde.
Daha yukarıda Sirius’sa, esas düzeltici püskürmelerin serinkanlı ve tutarlı ana yönü orası.
Olmasından evvel bunların, yeryüzünde, konuşan balık yüzmeye başlamış,
sonrasında uçmaya yönelmişti;
o.. insanın toprak üzerinde boy göstermediği eski günlerde:
durgun-karanlık gölde eğlence ile sörf yapan kuğu atmosferi ……..

Çoğunluk, Anubis Çakal’dı hem de tavşan kellesi; yıldız’sa insan.
Kefen terazisi ölülere yol gösterir, kalpleri tartar, kapar Osiris hafif olanlarını,
Cennet ile Cehennem’in farkını unutmaksızın gün be gün denetime yadeder
ve tanrılaraysa Mavi Dev yol gösterirdi –uçan balığın seyahatlerinde, yıldız tarlası üzerine!
… Kuğu’ysa balığın.. yürümeden, uçmasından önce doğdu, henüz konuşmaktayken:
balığın kendisi oydu ama ayrı yönlere devinmekteydiler.
Konuşmasından sonra balık, yüzmeye başladı; kuğunun üzerinde yüzdüğü gölün suyu bulanmadı,
duruldu, sakinleşti ve böylece artık uçan balığın – püskürmesine ramak kalmış,
dengede tutan kendisini, böyle tabi hamak kurmuş- yıldız’a seyahatlerinde
kuğu’yla balık ortak bir noktaya doğru buluşmaya başlayacaklardı.
*

Süzülerek gel..süzülerek, balık, süzülerek, süzülerek gel.. uçarak! ...
Yıldızların tepesinde bir yıldız, güller gibi, o gülün eteklerindeki -gül bahçesindeki
o bahçedeki güller diri- Sirus’sa daha da iri, içi dolu ve daha parlak, gözü pek
daha da yüksekte, hepsinden yüksekte ve hepsinden yüksek.. göklerde balık! ...
Uçarak, süzülerek, acele ederek! seri ama diri, duraksayarak, az bekleyerek!
Koşuyor yıldızın çevresinde pervane, ömrü kaç gece! ah ömrü kaç gece?
Gölgesi var arkasında, yavaşça yavaştan yüzüyor derin denizlerinde
geriye sabitlenmiş eklem kozalaklarında yeryüzü üst çukurlarının …
Bütün gaz devlerinin de üstünde o yegane Mavi Dev ve onun çevresinde
vızıldayan: aynı yörünge için çok fazla elektron, bir sürü yörünge ve tek elektron:
şu anında uçuyor, gölgesi ise denizlerin çukurlarında koşturuyor! …
Yeryüzü üst çukurları, üst, büst: uçuyor, yüzüyor, yıldız parıldıyor!
Kendi içinden iterek Sirus püskürüyor, kararlı, daha çok, her geçen an, ortalık talan;
düzenlemek için, düzenlemek, zerafeti bile.. cehaletinden kara çarşafın! !
Kalkınan kuğu’ya ve balığa bakınıyor Anubis, kalkan! ...
Kalkan, kalkanı dik ey yıldız –Sirus- bıçaklara! kılıçlara! anlamsız istavroz haçlara.. heyy! !
Ölüleri hayata yeniden hazırla, bıkmadan! Anubis, bıkmamacasına! .....
Ani giden kuğu birden durmuş, yavaşça yüzmeye başlamış
olan durgun gölünü yine hareketlendirdi, göksel sarmal
kutsal üst çukurlar yolunun.. yükseğin katları arasında göksel rafların: *
Raflar, raflar, hemen içerisinde dört bir yan katlarının, hızlı bakışlarla sarsılırlar!
… Büyüyor dalgalar! Büyüyerek çarptı zamanın alnına farklı farklı nağralar!
bir küre belirdi, artık yıldız Mavi Dev, büyücünün mavi ellerinde,
küre şeklinde Shagma –Sirus- ve uçarak çıkmaya çırpınan pervane..
ve döndü gerisine, yüzdü bir ömür, denizlerde ve havada! ...
sınırsız bir bilgelik, püskürüş, kadir, kıymet, insani değer;
devredilen ellerine büyücünün, “al, koru! ” diye: arkadaşlığın..
ve Anubis’ten kendisine bulaşık ‘tavşan kellesi-ağzı kenarı’na asılı korku dolu yüreciği
ile Akrep ve çakal baş, bu büyüdür aslında ayakta tutulan tarafı Anubis’te! ...
Yekpare o tek yıldız mavi genişliyor, buz mavisi gaz küresi, daha püskürterek dış katmanlarını;
-indirmeyecek mermilere kalkanlarını bu sefer de- tutacaklar eşliğinde,
küreyi omuzlayan büyücü kadını sessiz gölün Gölün Hanımı’nın;
böğründeki, Avalon’un bağrındaki –yardım edecek fırsat kollayamadı da iyiye,
kötülük.. hiç yapmadı ve artık eller tutuştu, Les Mondes Engloutis! - *
dostluk, söz birliği, arkadaşlık, kader dirliği
- Uçan balık’la Kuğu’nun kanatları altınca

Uçtu balık, kaçtı avcılardan ya da kaçırıldı, kaçırtıldı,
Kendi kaçmadı, uçtu, hür! sonra döndü, hep yapardı bunu,
asla vazgeçmedi; Enginde ve Anubis ve sür.. Ateşlendi süratle; maviyi,
‘kendi dediği’ kanını avuçluyor -Yıldız-Gül ve o güller gülün eteklerindeki, gülerek,
sevinerek… - Kaçmayış ve demiriyle insan kanı.. buluşuyor tek o noktada;
Yıldız ve günebakanlığın izdüşümleri kazınmış Kuğu ve Balık’ta;
süzülerek gelindiği, yıldızların üzeri, çok parlak, çok.. burası ışıl ışıl tozlarla bezeli! !

*
[[ ``,,``
[ …… Shagshag’s flyin’ on Shagma, Arcadians …… ]
{ Shagma güneşi’nin üzerinde süzülüyor Şak Şak, Arkadyalılar! …… }

:ah o bacaksız yaratıklar gövdeleriyle uçuşuyorlar ve sürünüyorlar
ve büzülüp de kalkınıyorlar bu temelsiz, temelsiz oldukları kadar
kökseli gözükmeyen –ucu bucağı- tepeleri yanı başında..
gökdelenlerinin.. yedi kat ötelenmişliğinin göğün ….

Akrep kuğu gibi ilerliyor ikizliğe bürünüşünden ötürü, balıktan izin almış mıydı?
ve balığın kanatları dibine sığışmış, saklanmış; kuş bir çırpınıyor, havaya açılı yüzgeçleri, dalgaları okşadığınca …
Güneş çıkıyor atıla, gözler kamaşmaya başlıyor yerin çekirdeğinde;
bacaklardan yoksun yaratıklar koşturmaya başlıyor;
Clémentine’in beyaz-mavi küresinde Malmoth’la yüzleşen..
pek bir uzak kuşkudan, kürenin meleğinin -bir ayazda sürüklüyor küreyi.
Onunsa gözlerinin içi Gülüyor Clémentine’in, ah bekliyor, o da bekliyor
(Okullu kıyafetiyle bekliyor, meleğin yanı başında bekliyor, o kürenin içinde;
ya o, biricik dostu olan Cleo’nun; kedi mi, sincap mı, belki fare,başında var pervanesi, ona ne demeli …)
Ama uçarak kaçmaya çalışıyor ve sanki hızlandıkça aksi yöne hızı,
kendisi de uzaklaşmaya teğet nakşetmeye başlıyor! .......
Alevler güçleniyor peşindeki ve Malmoth’un ifadesi daha hançerleşiyor;
Sanki bırakmamaya niyetli, sarı alevlerden sırtı, kırmızılarsa onun bedeni;
gözlerinin akı kırmızı, gözbebekleriyse kirli sapsarı! …
Pembe saçlı melek ve onun mavi ışıldayan şeffaf küresiyle karşılaştı;
ateşten kolları ve yere sarkık dev parmakları, havaya uçuşan saç telleri, ateşten mızrak saç telleri!
Çocuk gibi masum ağız yapısı, dikey uzantılı, yumru gibi büzülü;
kaşlarıyla aynı doğrultuda, Midas’ın kulakları gibi, kem gözleri …
ateşle kandırmaya çalışıyor şeker yerine, şeker kız Candy’i
…… ]]
*

Gülen Anubis, ağlayabilen Anubis; huzurlu, gülümsemeye alıştı Anubis

Arkadia’nın kapılarından giren -çift bedenli ikiz- balık;
……….. kuğuydu …..
…………………. yine konuşmaktaydı en önceki gibi
………………….. bundan sonraki gibi, yine yüzmekteydi
…………………….… yine uçarak ve, en son yaptığı gibi.
Mavi dev’in çevresinde dönüp duruyor …
(Ve ey, İkizlerden teki Shagma!)
Karanlık göğün içinde birliğin gücüyle işte o cennet şekillendiriliyor.
(sönük Shagma canlandı, kapısından Arkadia’nın gizil, unutulmuş tarihe bakan,
ışık tutan, başladı parlamaya; yüce görevi başarıyla devretti
Ucabilen Balık ve Kuğu’ya, Shaque Shaque’de bir oraya bir buraya
süzülüp duran Spartacus, Bob ve Rebecca!
Arayış sona erdi, Anubis’in mumyalama işlemlerine gerek kalmamıştı;
bambaşka bir yıldız, hatta Sirus’tan, bir anda canlandı, Shagma’ydı bu! !
Günebakanlar gün’ün kendisi oldu, ayçiçekleri, ey şeffaf-görünmezler, o gül tarlasında!
ve Shagma zaten Shagma’ydı, Mavi Dev’di.. Yeniden canlandı ve artık hep canlı kalacaktı!)
İkisi el ele, dostça, açıldı kapılar la cité d'arkadia’da
geleceği yaratmaya kayıp bu şehirde!

{ Bir büyütecin eli varmışçasına bu işte, dallandı budaklandı koca o yapı, bulutların arasında! ...
Açık mavi o buz mavisi göğün de üzerinde, yayılıp dağıldı Shagma, böyle fütursuz rahatlama! ...
Ne mavinin aşağısı görünüyor, kötü tarafının ne de zerresi kaldı karanlığın! ...
Gezegenlerini oluşuruyor artık, yerleşimin …
……………………………………………………. Yoğun..
…………………………. Balık benimsedi burayı, uçarak gelen,
....... ve kuğu, oydu zaten.
Artık mavinin aşağısı yok, Arcadia’lı bacaksız o yaratıkların ne yapıp edip yürüyebilmeleri gibi! ...
Onun boynunda bir rozet, meclisler eskisi bir ret;
hatırası Anubis’ten, ölüleri tasniflemeye uğraşıyordu bunlar olurken
ve rozete küçülerek bu rüya ülkesinin hayaline sığıştı:
(Bacaklandı bacaksız yaratıklar, oluşan mevkinin –Shagma’nın- tutacak
kısmını silen hayalsi mavi bölgenin ki bu bölgeden yükseltiyor Sirus tam gül tarlasını! ...)
sığıştı kuğunun boynundaki o rozete! Shagma ve ışıldadıkça, o kendinden
geçerek ürettikçe, rozet ışıldıyor; o parladıkça gezegenlerden birine yerleşmeye
gönüllü olan az sayıdakilerden Bob, Rebecca ve Spartacus gülümsüyor, o ilk ezgiyle -
akrebin filizlendiği o toprak kokusuyla yağmurun.
Çünkü yeni bir gün doğdu yeni bir çağa; aşağısı görünmeyenin, bilinmediği geleceğin ve geçmişin:
Bir dev gökkuşağı, yansıtan her rengi, değil ama siyahın matem tarafını! !
Gözlerinin içi gülümseyen yıldız, dansediyor ve henüz oluştu,
Gezegenlerini hoplatıp zıplatıyor, müziğiyle kardeşlik ve barış duygu selinin! ...}

-

* ilk başlayan iki dizedeki çift tırnaktakiler, can arkadaş Ümran Demircan’dan

Spartacus Bob ve Rebecca: Bu eski çizgi dizide adı geçen, eski gizli hazineleri aramak için yer çekirdeği ve dünya arasında gidip gelen kahramanlar. Shagma güneşi yer’in merkezinde doğar ve Arkadyalılar uzun süre önce buraya göç etmişlerdir. Yeryüzüne ulaşmak için Spartacus Bob ve Rebecca’ya güvenirler. Bir de Arkana vardır ama sanıyorum o dünyalıdan çok tamamen bir Arkadyalıydı. Arkadyalılar genelde bacaksızdır, hacıyatmaz gibi gitmeleri gerekir ama havada süzülerek yol aldıklarından yuvarlanmazlar.
LES MONDES ENGLOUTIS: ÇİZGİ DİZİNİN ADI (kayıp dünyalar olarak çevrilmiş olabilir türkçeye)
Daha sonra daha genişçe bir açıklama ekleyebilirim. Sevgilerle
İlk şekil

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 21.6.2005 09:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Akın Akça
    Akın Akça

    sağolun Leyla. hepberaber

    Cevap Yaz
  • Leyla Akgül
    Leyla Akgül

    Okurken yoruldum ama hiç unutamayacağım 'Kefen terazisi ölülere yol gösterir, kalpleri tartar,' yerler de var. tebriklerimle. saygılar

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Akın Akça