Zaman tüneline girer gibi
Daracık sokaklarına daldım
Yukarıçarşı’nın.
Caddenin alüminyumlu, büyük camekanlı
Soğuk gösterişine inat
Kırmızı beyaz kenarlıklı
Porselen altlıkla gelen bir esnaf çayıydı
İçimi ısıtan,
Gökyüzünü örtmüş asmalar altında.
Yeditepeli şehrinde
İstanbul’u dinlerken
Serin serin kapalı çarşı
diyen şair
Bir de Üçtepe’de içine çekmeliydi
Geçmişten gelen serinliği.
Büyük Camiden
bir saba makamı ezan
Çarşının içinde yankılanırken...
Günün ilk ışıkları...
Fonda açılan kepenk gürültüsü...
Taşhan’ın kesme duvar taşlarıdır
Asırlardır yağmur, kar, güneşle
Çarşıdan gelip geçmiş
Cümle müşterinin, esnafın
Sohbetini hafızasında tutan.
Köşe başında beliriveren
Aşina bir merhabayı unutmayan.
Ben çıkarken çarşıdan
Oluklu kiremitlere çarpan
Eski bir yağmurla
Daha iyi anlıyorum şimdi:
Sıradan günlerin ardında kalan
Şehrin hafızasıdır bu çarşı.
Ve daha asil akar
Yukarıçarşı’da zaman.
Sorarsanız bir gün siz de
Bu sükûn ikliminin sırrını,
Çarşıbaşı’ndan merdivenlere
Dar sokakların üzerinden uçuşan
Gelmiş geçmiş bütün güvercinler
anlatır size.
Çünkü
Sadece ve sadece
üzerinde güvercinler uçan
Çarşılarda yaşar zaman.
Kayıt Tarihi : 4.4.2006 19:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Selami Özsoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/04/yukar-carsi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!