Ders: Edebiyat
Konu:Gece Gözlü Dilber İle Şairin Hikayesi
Diye yazdı öğretmen siyah tahtanın sol köşesine
Ve başladı…
Osmanlı’nın son dönemleri…
Sen sahrada bir vaha
Çölde açan kır çiçeğisin
Çok bilinmeyenli bir denklem
Gökten yağan kardelensin
Sen bir deb-i derya
Gidiyorum işte gidiyorum
Başımı alıp uzaklara
Yandı dilim pek fena
Düşmem bi daha tuzaklara
Arabam altımda,ibrem son hızda
Kuytu bir ormanda tanışmış,lal ile lale
Eğilmiş bakmış,boynu bükük bi halde
Konuşmak istemiş,durumunu unutmuş
Koklamış hafiften.
Kırılmış lalenin,kolu kanadı bi yerde
Es be seher güzeli,es de gel başucuma
Gel de bakam; gir menzil-i göz ucuma
Koyam bi deste gül, o masum avucuna
Belki uzanır bu gönül,o berrak kalp ucuna.
Bakma, utanırım bu yırtık pabucuma
Nihade; musallada unutulmuş nadide
Bürünmüş nidasına sessiz çığlık
Giyinmiş,beyaz gelinlikten olmuş abide
Nihade; olsaydım özleyenler için,yerinde
Bakarken senin için dalan gözlere hüzünle
Sabah kalktım ve kuş sesleri aradım,
Yoktular,
Yağmur sesi aradım…
Serinliği vardı lakin,
Esaretini kaldırmamıştı
Karabulutlar.
Hazan düşmüş yorgun kaldırımlara
Yıpranmış duvarlarda kurşundan izler,
Pervazlarında güvercin dolu evlerin
Cumbalardan yansıyan buruşuk yüzler
Adım başı şehitlik,adım başı mezarlık
Yalnız bırakın beni bu akşam
Beni kederlerimle yalnız bırakın
Birde kilit vurun kapımın üstüne
Beni kadehlerimle yalnız bırakın
Dalıp dalıp gideyim engin denizlere
Bu anlamlı günün gecesinde
Gözlerinin içine bakabilmek,
Sevmek sevilmek delicesine
Hoş olsa gerek
Gezebilmek özgürce kaldırımlarda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!