Yıllar ne çabuk geçti
Bembeyaz oldu saçlar
Olduk birer dinazor
Ölmek ne kadar kolay
Yaşamak ne kadar zor
Gözlerinden fışkırır kan perdeleri çekerim
Şimdi asmalı bir kahvede olmalıyım denize bakan
Derken sayısız üzüntülerden sonra
Bir midye bir ıstakoz bir kalkan
Haykırmalıyım ağlara bakıp
Çocuk gibi ağlayan
Eski bir şişede bir yeni şarap
Loş meyhanelerinde Pangaltı'nın
Çok çalıştım seni bağışlamaya
Bir yerlerde gizlenmişti intikamım
Aldım astım bir silah gibi duvara
Hani izi kalır ya her yaranın
Canım sıkılıyor akşamüstleri
Sensizlik çöküyor üstüme
Sensizlik bir karabasan gibi
Sen bilirsin
Senin gibi sensizlik işte
Aşamam üzerinden güçlüklerin sensiz bulut gibi
Yağamam hiçbir tarlaya habersiz
Bir güçlü kol alır götürür beni
Anlarım olmaz sensiz
Her akşam öldürür beni bu melankoli
Kırılır kolum kanadım
Hani güzel günler vardı el değmemiş
Saklı yerlerden getirecektiniz bize
Görmek istiyorduk kutsal güvercinleri
Sizleri ilk önce seviyorduk uçup giden
Bizi götüren saatleri
Ben Komagene Kralı Antiokos'um
Kayalardan fışkıran adam
Dağlarla taşlarla konuşurum
Yüzyıllar boyu unutulmuşum
Bir güneş hatırlamış beni doğup batarken
Bense hep onunla iletişim kurmuşum
Senden sonra bir türlü düzen tutmadı gülüm
Ya ayrılık geldi durup dururken
Ya kapı aralığında ölüm
Kasvetli bir kasım akşamıydı mevsim
Vurdum kapıyı çıktım
Bilirsin
Koşumuz böyle bitmemeliydi anla
Çağlarca sürmesini dilemek boşa
Açılan her kapıdan sen esmelisin
Bu balkon bu çiçekler bu patika
Seninle dolmalı içi dışı
Bütün süngerleri balıkçıların
Sen beni anlayamazsın dostum
Kader demezsen eğer alnındaki yazıya
Gülüp geçemezsin ölümlere ayrılıklara
Cüzdanında eğer eskimemişse bir resim
Sen beni anlayamazsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!