Sabır, Zikir, Şükür eden
O'dur bizleri halkeden
Olmaz işe dua eden
Çevresinden ibret ala
Yaratılıştan beridir
Hadi kalk gidelim, Hacı Bektâş’a
Tavaf eyleyelim, o kutsal başa
Sıkı sarılalım, cümle kardaşa
Bu dünyaya kanma, gelir de geçer
Erenlerin yolu, bir ince yoldur
Şu fâni dünyada kaç tür ölüm var?
Gülmekten ölünebilir meselâ
Ya da çatlarcasına tıkınmaktan
Kahırdan da ölüm olur pekâlâ
Hangisidir ölümün en güzeli?
İnsanın bu hali nedendir dersen
Hamuru çamurdan yoğrulmuş ondan
Soruyorsan güvenilir mi diye?
Cevabım yok! Ama uzak dur ondan
Kalleşi uzakta, arama sakın
Bulmak ister isen, yakına bakın
Dost bildiklerinden, çıkar böylesi
Zehirlidir dili, kendini sakın.
Doğduğunda gülerler
Sevinirler birazcık
Öldüğünde ağlarlar
Gözyaşları yapmacık
Vefatımda sevinin
Öldüğünde arkandan, iki üç gün ağlarlar
Gassal’a teslim edip, ağzına bez bağlarlar
Hüzünlü merasimle, kabristana defneder
Ölenle ölünmez der, yollarına bakarlar.
Süs aynasın, temizlemek kolaydır
İç aynasın, kirin al da göreyim
Yiyip-içmek, yatıp-kalkmak kolaydır
Elin belin dilin, tut da göreyim
Cahil olmak, gafil olmak kolaydır
Ölüm denen postacı, bir gün kapın çalacak,
Yalvarsan da nafile, koru metanetini.
Kâinat kuralı bu, "O" verdi, "O" alacak,
Bir yere kaçamazsın, ister emanetini.
Bir güle sordum, derdin nedir diye
Sırrım söylemem, bülbül gelsin dedi
Sırrın nedir acep, diye sorunca
Sırdır bu ortaya, söylenmez dedi
Nadanla arifi, etmeli ayırt
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!