Irmakları çağlayan gözelerden gelerek
Çöllerin ortasında kaldım yapayalınız
Bu divane halime kendim bile gülerek
Biriktim sayfalara doldum yapayalınız.
Neler anlatmak muradındaydım bir bilsen; çözebilsem dilimi. Ama; sanki ilahi bir mühür zamanın sancılar veren kelepçesiyle düğümlenmişim. Açmaya çalışınca da, görüyorsun ya:
“KANIYORUM”
Kendime sakladığım ama; her gün biraz daha altında ezildiğim sırlarım; beni susmaya mecbur eden hüsran-ı hayallerim ve hakkını vere vere dökemediğim gözyaşlarım var. Biliyorsun ya:
“UTANIYORUM”
Her hücremde bir sızı, her kelimem ateş paresi, vicdanımda koskoca bir cehennem; kalbim, ruhumda sivrilen bir yanardağ. Mumyalanmış hayaller ve darağacında bir İbrahim… Yüreğinde merhamet, avuçlarında dua. Döküyorsun ya:
“YANIYORUM”
Nereden geldim, gidiyorum; benim de var mı nedenim? Bana da uzanan bir el, kanatlarının gölgesinde uzura erdiğim bir kerem, her boşlukta kalışımda dayandığım bir inayet…Diyorsun ya:
“TANIYORUM”
Hep bir mutlu son beklentisi bizlerde. Hüsransa alışık olmadığımız sevgili. Yine de umut gerçek aşkımız. O olmadan yaşamaksa en sevgili. Evet, gerçek bu ama “tek” değil; biz de mahkum muyuz karanlıklara? Hani belki bir ışık gönül penceresinden? Soruyorsun ya:
“SANIYORUM”
Ve açıldı göz kapaklarım. Tüm bereketi kayboldu ufuklarımın. Şimdi çekiliyor gölgeler yavaş yavaş. Kuş cıvıltılarına hasretken, gece boyu biriken matem damlıyor çatılardan. Ölüyorsun ya:
“UYANIYORUM”.
Kayıt Tarihi : 16.3.2007 20:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!