katrelenmiş gidişlerin ummana vurduğu yerde bekliyorum
ufuk çizgisinde yani hayatımın
çerçilerin sırtında taşıdığı umutlardan
bana düşen tek bir kırıntı dahi kalmamıştır
yaktım çünkü evimi yangınları benliğim bilip
önüme çıkan putları isyankâr gibi ben devirdim
savrularak bir yamaç ayaklarından bin yamaç başlarına
bulutlara verdim saçımı, göğü tanrım bildim
yüzüme uzanan elleri bir bir yakarak geldim, evet
bir uçurumda beni tutmaya kalkıştılar diye durup
o elleri kendime ilâh belleyecek de değildim
ruhuma vurulmuş şu prangaları öpmek için kıvranıp
dudaklarıma kement vuracakları da ben yok eyledim
duymuyorum artık kapıkullarını mekanik tanrıların
bana ne arşa yükselmek için kendilerini satanlardan
inancı para olanlardan, bilcümle tanrı ordularından
arşınlayarak bir küheylan gibi yaktığım zamanları
ben üzre seyyah düşmelerime doğru gidiyorum
beni toprağıyla bulandıran bu kin
adına çıdam dedikleri olsa da şairlerin
yıldız yağmurlarıyla düşüp benliğime pusu kuruyor
yoruldum pusularından tetikte bekleyen ömrümün
yoruldum yıldız devşirmekten kanıyla örselenmiş çiçeklerin
çünkü hayatın bana sol cebinden doğurduğu urgan
dünlerimi unutturmadan gelip bugünlerime karışıyor
ve aynı kalafat yerinde ölüme selam duruyor kaptanlar
ben
her gece
aynı kalafat yerinde
ölüme selam duruyorum
söylesene
beni böyle hüzne yakıştıran
ellerimi bir çocuk yıldızla buluşturan ne
hangisi gerçek inandıklarımın
hangisi sahte
artık herkes kendini kuşatıyor maskelerin ardında
ben başkasını kuşanıyorum
beni kendimle yağmalayan
ben’den doğup bana karşı tanrısal bir ordu kuran
kim
ey ibrâhim!
içimdeki putları sen bile deviremezsin…
cemre n. karain
istanbul, aralık ‘22
Kayıt Tarihi : 7.5.2023 02:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!