Yoruldum Baba! Şiiri - İbrahim Halil Demir

İbrahim Halil Demir
2053

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Yoruldum Baba!

Baba, bugün işime yalnışlıkla bir saat erken gittiğimi fark ettim.
Bilgisayarımı açtım. Google'da gezinirken tesadüfen “yoruldum baba”diye bir şiir çıktı karşıma ve ben de can kulağıyla dinledim.
Şiirin her cümlesi öylesine manidardı ki; her cümlesinde vallahi kendimi buldum.
Okuyan da harikuladenin de fevkinde okuyordu.
Dayanamadım ağladım. Çok duygusal olduğumu en iyi bilenlerden biri de sendin!
Her cümlenin sonunda “yoruldum” demesi bana çok dokundu baba!
İnsan sıhhatli olduğu halde yaşamaktan yorulur mu?
Şair “yaşamaktan yoruldum” diyordu.
İnsanı yoran böyle bir yaşantıyı şimdi ben de yaşıyorum.
Baba, Keşke sen şimdi yaşıyor olsaydın...
"Elini soğuktan sıcağa vurdurmaz' ve hep otur" derdim sana, lapa lapa yağmış damın karını aşk ve şevkle ben atardım”
“zar zor yanan sobayı ben yakardım”
“tavşan kanı çayları da ben demler'dim”
Sen yeter ki asalet inle otur karşımda!
Baba şefkatinle bana bakman yeterli olurdu benim için!
Senin asil bir bakışın, bana en zor işleri bile yorulmadan yaptırırdı.
Boşuna dememişler “Baba asırlık çınar ağacı gibidir. Gölgesi pür gürdür”
O gölgenin onda biri, en müzmin yorgunluklarımı alırdı benden!
Özgürlük simgesi güvercinler gibi hafiflerdim ve yorgunluğun zerresi kalmazdı bedenimde.
Baba, ben kolay kolay yorulmazdım, ama şimdi niye çok çabuk yoruluyorum?
Baba, içi dolu sevgiler, insanlarının çoğunun gönüllerinde yok artık!
Baba, ne oldu canlı mahlûkatın en şereflisi olan insana?
Baba, sen de kolay kolay yorulmazdın.
Ama bir keresinde çok yorulduğunu söylerken duymuştum.
Baba, dinlemeye doyamadığım, ve her cümlesi bir doktora tezine konu olacak çok manidar sohbetlerin geliyor aklıma!
Konuşurken, ağzından bal dökülüyordu sanki.
Gelen misafirler de seni can kulağıyla pür dikkat dinlemeleri, gözümün önünden gitmiyor!
Baba, insanların riyakarlığı,
İnsanların, göründüğü gibi olmayışları,
İnsanların, dolu çanağa ağlamaları,
İnsanların, öküzün altında buzağı aramaları,
İnsanların, boşu doluya doluyu boşa vurmaları, yoruyor beni.
Hatta bazen yorgunluğum katmerleşiyor.
Baba, Kömür misali saç ve sakalında bir siyah tel kalmamıştı.
Zaten saç ve sakalının bembeyaz olması senin çok yorulduğunu gösteriyordu anlamak isteyene.
Baba, ellerindeki damarların birkaç metreden belli olması da senin bu hayattan çok yorulduğunu, ve yorgunluğun canına tak ettiğini fark ettiriyordu.
Ama yorgunluğun ne olduğunu bilmezdim!
Ama şimdi benim de yüzlerce, binlerce sen gibi insanların, yorgunluğu var sevmeyi şiar eden gönlümde.
Fakirlik ve yoksulluk ile dopdolu geçen çocukluğumu özlüyorum!
Annemin bin bir zahmetle yaptığı domates salçasını ekmeğime sürüp,
Büyük bir iştahla karnımı doyurmayı çok özlüyorum!
Baba, eğilmiş, bükülmüş paslı telleri, büyük bir titizlikle yüz gramlık çekiçle düzeltip, mükemmel bir usta gibi,
telden araba yapmayı,
Her işten geldiğinde, elini canı gönülden peş peşe öpmeyi,
Mutlu çocukluğumu, insanların safiliğini, neşe ve üzüntülerin paylaşılmasını haddinden fazla özlüyorum!
Baba, boncuk boncuk akıttığım, gözyaşlarımı da bir acayip özlüyorum!
Şimdi ise içime akıtıyorum gözyaşların her türlüsünü.
Bir kez daha anladım ki bu devir bana ve ben gibiler'e göre değil, değil, değil!
Şimdi anlıyorum, hem de çok iyi anlıyorum!
Sen de yoruluyor dun ama yorulduğunu bize göstermemeye azami özen gösteriyordun.
Keşke, şimdi karşımda oturuyor olsaydın...
Keşke, uzaktan uzağa seni seyrediyor olsaydım...
Baba, keşke, yine kurban bayramında, İbrahim a.s'ın biricik oğlu İsmail a.s'ın kurban edilişini anlatsaydın!
Ve ben de seni çok meraklıca dinliyor olsaydım...
Baba, yufka yüreğim bu yorgunluğu kaldırmadığını derinden hissediyorum.
Baba, yorgunluğumun geçtiği günleri görecek miyim?
Bildiğim doğruları, rahatça söyleyebilecek miyim?
Rahmetli annemin bu cümlesini hiç unutmadım.
"Ahhh oğlum ahhh, kanlar su olmuş” derdi.
O zamanlar bu cümlenin ne anlamına geldiğini bilemiyordum.
Ama şimdi hem biliyor hem de anlıyorum ne anlamına geldiğini!
Baba, keşke şimdi seninle birlikte tavşankanı çay içiyor olsaydık...
Baba, ben niye eski günlerimi bu kadar çok özlüyorum?
Bazen okula giderken, bayram harçlığını veremediğinde üzülüyor dun ama sana çok yakışan,
Bir içten tebessümün en büyük harçlık gibi gelirdi.
İyi niyetimin su-i istimal edilmesi,
Gönlümde kemliğin olmaması,
Gerektiği zaman gerektiği iyi anlaşılamayışım beni çok yoruyor!
Baba, annem ile görüşüyor musun?
İnşa- Allah görüşüyorsundur!
Görüşüyorsan kucaklar dolusu selamlarımı ve onu da çok özlediğimi söyle!
Baba, amacım seni üzmek değildi. Üzdüysem yüzlerce kez, binlerce kez özür dilerim
Allah mekânını cennet eylesin!
Baba, ne yapıyorsam yoruluyorum, yoruluyorum, yoruluyorum!
Oysa ben kolay yorulan biri değildim.
Şimdi niye Çarçabuk yoruluyorum?
Yorulmadığım günleri, kalan ömür miadım da, acaba görecek miyim?
25/ Mart/ 2025

İbrahim Halil Demir
Kayıt Tarihi : 25.3.2025 11:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!