Yoruldum;
Bilsen nasıl yorgunum,
Ne tadım var, ne de tuzum,
Eriyor, yavaş yavaş,
Hayat denen buzum…
Ne tadım var, nede tuzum.
Yoruldum;
Çekilmiyor artık hayatın yükü,
Beden yorgun, bel yorgun,
Tabii ki ruh yorgun,
Genç yaşta iki büklüm oldum.
Gözümde, kalın camlı gözlük,
Elimde bastonum,
Ne tadım kalmış, ne de tuzum.
Yoruldum dostum, yorgunum,
Yarınlardan yok umudum,
Kendime bir mezar yaptırdım,
Başucuna da bir çeşme kondurdum,
Ayakucuna bir çınar diktim,
Sonsuzluğa remiz olsun diye,
Taşına “İnsan bu gelir gider”
Diye yazdır-ı verdim.
Eh Be! Eh! Dostum;
Ne tadım var nede tuzum.
Yoruldum, yorgunum bu demde;
Hayat sahnemde kapanıyor,
Çocukluk, gençlik, yaşlılık son perde,
Bu fanide, hiç yaşamamış gibi,
Unutulmak için, yeter kırk günde…
Kırk birinci gün, unutulma başlar,
Hayat devam eder kaldığı yerden,
Yaşayanlara, bu devran-ı demde.
Kayıt Tarihi : 23.9.2016 13:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gamlıyı Hayat çok çabuk yorar, gamsız dünya ya kafa tutar...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!