“-hinci köyün bazar yolu orası,
güzün başlarıydı
Entelle taraflarına yazlakdan dönerkene
bazar yolundan gelirdi yörük kervanı
çoluk-çocuğu, denkleri, davarıyna, devesiyne”
“havayı ey deli gönül havayı
ay doğmadan şavkı sarmış ovayı
yörük gızı gatar etmiş mayayı
çekip ğider ala ğözler sürmeli”
Hacallar Mahallesi tarafından geldi Yörükler
iri-yarı keçiler, ay boynuzlu tekeler
önce çobanların önünde
belik-belik davar sürüleri
ve sürü içinde,
ipleri çobanların elinde
iri-yarı hıltarlı çoban köpekleri
çobanlar ilk defa duyduğumuz
ıslıklarla bağırarak
ellerinde soyulmuş söğüt dalından
uzun değnekler
usulcacık yere vururak,
yoldan çıkanların önlerine savurarak
arkalarında göğe yükselen toz bulutu bırakarak
alakeçili, akkeçili onlarca sürüyü sürüp götürdüler
ardından develer
en önde eşek üstünde zülüflü,
boynu boncuklu, cicili-bicili süslü
arkasında saçları belik-belik örüklü
asil vakur dik başlı
elma yanaklı
yörük kızı
elinde öndeki devenin yuları
develer bir o bir bu yana bakarak
ağaçların tepelerini yolarak
boynunda gerdanında
havudunun arka kaşında
löngürdeyen çanlarıyla
vakur yörük kızının
ardına takılarak
bir o bir bu yana bakarak
geçip gitti develer
develerle yörükler
her birinin yuları
bir önündekinin havudunun arka kaşına bağlı
kocaman semerlerindeki heybe gözlerinde
sanki asılı küçük çocukları
eşyaları
çadırları
herkes birbirine, çift hörgüçlü deveyi
bodağı, hecini, buğursak mayayı gösterdi
develer boynunu uzatıp
bizi tutuverecek gibi
karşılıksız koymadılar ilgimizi
dizelendik bütün köy;
katarın yolu boyunca
pencerelere
hanaylara damlara, yan yollara
çelen gerilerine
develer geçti gitti birbiri ardına
ve yoğun bir löngürtü içinde
meraklı bakışlar altında
son devenin hemen gerisinde
çocuklar giderek daha kalaba
ve deve boku ellerinde
katarın hemen gerisinde
yarışlar dercesine
köy altında develer “ıhh”tırıldı
bütün köylü, köy altında
köy altında bir bayram
bir payanır havası
çocukların çığrışları curcuna
kadınların sesleri canlı
kavuşanlar akrabalarına
“-ben” falancanın gızıyın
anam anladırdı çocukluğumuz da
ebem olurumuş Tırtarlı Ayşa
Deli Elif Bobamın anası
yeni öldü ta(ha)
hinci ben Bakı’nın geliniyin
bobamız yerindesin gaa!
ver elini öpeyin,Ağğa
ay dayım,
ha dayım, ha emmim
öz be öz can gardaşım
birbirine karıştı bizim köylülerle
yörük obası
hasret giderenler,
yeni tanışanlar
kucaklaşıp, sevinçle ağlayanlar
birbirine bir diğerini soran birileri vardı,
“-bizim köyün nufuzuna kayıtlı”ymış
İnce’lerin Karasu’ların, Yılmaz’ların
bizim köye gelirdi “ilk yoklama”ları
kimbilir kim,
nerde doğmuş,
nerde yaşamış
hâlâ sağ mı, bilen var mı
ebem dolaz, taş yoğurt, deri peyniri
ve bir sürü kişiden havadis getirdi
dedem birkaç kişiden bahsetti
babam pek oralı değildi,
anamı hiç ilgilendirmediği belli
kağnı hazırlanıp çalı toplamaya gidildi
Akgediğin tepesine kadar
arkalarından uğurladık, ağabeylerle
peşleri sıra koştuk, sevinçli, çoşkulu
“-gün batımına kadar Koca Çayıra varırlar”mış
“-Koca Çayıra konacaklarmış”
bende başkalarına söyledim,
“-denkler indirilip,
çadırlar kurulacakmış” yere
dağları-dereleri yardı gitti bir toz bulutu,
toz bulutu yükseldi göklere
katedip gittiler dağları yollar boyu
Kayıt Tarihi : 5.2.2007 17:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
denkler indirilip, çadırlar kurulacakmış” yere dağları-dereleri yardı gitti bir toz bulutu, toz bulutu yükseldi göklere katedip gittiler dağları yollar boyu devam ediyor efendim...........
güzellikler düşmüşki böyle güzel dizeler hasıl olmuş, İçtenlikle kutlarım. Sevgi ve saygılar.
TÜM YORUMLAR (1)