o akşam misafirdi köyodasında yörük beyi
anlayamadığım bir sürü kişiden bahsedildi
çocuklarından, macerasından, ikinci karısından
obasından çadırından yaylağından, kışlağından
yaşayıp, yaşamadığından, ölüm anlarından
yörüklerin hikayeleri,
darb-ı meselleri,
menkıbeleri
lakaplarını garip bulduğumuz daha bir sürü kişi
hasretle yadettiler eskileri
dik duruşlu,
uzun boylu
iri-yarı,
kaytan bıyıklı
fesli
gümüş zincir köstekli saatli
sedef kakmalı ağızlıklı
gümüş tabakalı
yağlıklı
gür sesli
mercan tebihli
çul pantolonlu,
filan beyin oğlu
Yörük Beyi
sordu, cevapladı
anlattı
“-yörük beyinin birinin
sürü sürü davarı varımış
kervanını sardımıydı
ucu-buca(ğı) bulunmazımış
arkadan at koştursan
bir günde önüne varılmazmış
o(ğ) lannarı, ğelinneri,
ğızları, güyeleri
torunnarı,
obası çobannarı dedikleyin
safasını sürüyomuş
bir güz günü
yazlakdan dönüyokan
bi bunardan
sürüleri sulamış
çobannarı savışdırmış
develeri de suya ğandırmış
tam da gurnaya uzanmış
avıcıynan
su içecek
ğözü ilerdeki yaşlı köylü çobana dakılmış
adam her deveye dikgatlı dikgatlı bakıyo
deve sağa sola bakıyo
yoluna dövam ediyomuş
adam bu sefte de
döşüne
sonura
hamıdın arga ğaşına
bakıyomuş
“-hımm” deye başını sallayomuş
sonura öteki deve
oda sağa-sola dönüyo-bakıyo
o sağa sola dödükçe de duluğundakı goca çan
löngür, löngür,
ileledikçe de
löngür, löngür,
sonura döşündeki
löngür, löngür,
sonura da hamıtdakı
deve yörüdügçe
ileri-ğeri
löngür, löngür,
löngür, löngür,
adam bu sefte arkadan gelen deveye
daha sonra da onun arkasından gelene
mütemadiyen
dıkgatlı, dıkgatlı bakıyo
başını sallayomuş
adam devlere,
taha doğrusu
devenin başına, döşüne,
hamıdın arka gaşına,
bey çobana,
bakışına, başını sallayışına
bu vazıyet, epili bi,
baya bi mühlet cereyan etmiş,
tabi beyin nazar-ı dıgatını celbetmiş
etmiş edememiş,
durmuş-duramamış
duralamış,
sakalını gaşımış
çoban mencilisden ırak, deveye
bey köylü çobana baka-galmış
su işmeyi unutmuş
Alla(hı) n selamını buyurmuş
Sonura da tabi “develerinen ne”
gonuşduğunu
iki sahetdir neye
başını salladığını sormuş
köylü çoban
“derin emme beyim beğenmez,
almaz
alsa, gabil etse bile
işine ğelmez” demiş
bey “-hele sen bi de
ete(ği) ndeği daşı bi dök bakalım da
alıp-almaycağmıza
işimize gelip gelme(ye) ceğini
düşünelim, daşınalım
ona biz garar verelim”
………………………………..
köylü epeyli bi sükutdan sonura
derin bi iş geçirmiş,
derin derin solumuş
“-beyim” demiş
“-de! buyur”
“-buyur Allah’ın emri
devenin duluğundahı çan
“löngür löngür löngür löngür löngür”
“benim ağam… zengin…
zengin…… zengin…..” dedi
“-eee! ”
…………
“-döşündeki oğa cuvabberdi
“lön-gür.. lön-gür.. lön-gür…”
nerden nerden nerden”
“-eee! ”
“-hamıdın arka ğaşındağı da
“löngür-löngür, löngür-löngür”
“ordan buradan” “ordan buradan” deyelek
yörük beyi düşünmüş
sürüyü yayıltdığım dağ,
benim dağım deği
benimise hanı kayıdı-kuyudu
suladığım çeşmenin suyunu
eşeleyip de
ben çıkarmadım
öğüne hatılını ben yapmadım
yerine ğöre çoluk çocuğu,
aptası-namazı ehmal etdim
öyle ya!
bu sürü uçu
demek kiyne demiş Yörük beyi
Allah indinde halal deği
devesi, goyunu geçisi
ne varısa satmış savmış dağıtmış
Serik cıvarında bi köye
ulu bi cami yapdırmış
beş vakıt namazını
va(h) tında cömatınan eda eylemiş
emme var ya!
o çakıldaklı
goyun yoğurduna
hasred ğetmiş
yoğurtsuz ömür geçermiymiş
yoğurdsuz edememiş
ğünden-ğüne erimiş gedmiş
gidiş! o gidişşşş….”
artık yüzlerdeki
meraklı bakışların yerinde kasvet vardı,
uzun süre kimse soluk almadı
adam elini dizine vurdu hayıfladı
hayıflanma sıradan uğradı herkese
dedeme de
beni dizlerinden kaldırdı
Kayıt Tarihi : 5.2.2007 17:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bi köye ulu bi cami yapdırmış beş vakıt namazını va(h) tında cömatınan eda eylemiş emme var ya! o çakıldaklı goyun yoğurduna hasred ğetmiş yoğurtsuz ömür geçermiymiş yoğurdsuz edememiş ğünden-ğüne erimiş gedmiş gidiş! o gidişşşş….” Abim Süleyman Çelikli'ye açtığı yolak ve katkıları için candan teşekkürler..

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!