“-yörük beyinin birinin
sürü sürü davarı varımış
kervanını sardımıydı
ucu-buca(ğı) bulunmazımış
arkadan at koştursan
bir günde önüne varılmazmış
o(ğ) lannarı, ğelinneri,
ğızları, güyeleri
torunnarı,
obası çobannarı dedikleyin
safasını sürüyomuş
bir güz günü
yazlakdan dönüyokan
bi bunardan
sürüleri sulamış
çobannarı savışdırmış
develeri de suya ğandırmış
tam da gurnaya uzanmış
avıcıynan
su içecek
ğözü ilerdeki yaşlı köylü çobana dakılmış
adam her deveye dikgatlı dikgatlı bakıyo
deve sağa sola bakıyo
yoluna dövam ediyomuş
adam bu sefte de
döşüne
sonura
hamıdın arga ğaşına
bakıyomuş
“-hımm” deye başını sallayomuş
sonura öteki deve
oda sağa-sola dönüyo-bakıyo
o sağa sola dödükçe de duluğundakı goca çan
löngür, löngür,
ileledikçe de
löngür, löngür,
sonura döşündeki
löngür, löngür,
sonura da hamıtdakı
deve yörüdügçe
ileri-ğeri
löngür, löngür,
löngür, löngür,
adam bu sefte arkadan gelen deveye
daha sonra da onun arkasından gelene
mütemadiyen
dıkgatlı, dıkgatlı bakıyo
başını sallayomuş
adam devlere,
taha doğrusu
devenin başına, döşüne,
hamıdın arka gaşına,
bey çobana,
bakışına,
başını sallayışına
bu vazıyet, epili bi,
baya bi mühlet cereyan etmiş,
tabi beyin nazar-ı dıgatını celbetmiş
etmiş edememiş,
durmuş-duramamış
duralamış,
sakalını gaşımış
çoban mencilisden ırak, deveye
bey köylü çobana baka-galmış
su işmeyi unutmuş
Alla(hı) n selamını buyurmuş
sonura da tabi “develerinen ne”
gonuşduğunu
iki sahetdir neye
başını salladığını sormuş
köylü çoban
“derin emme beyim beğenmez,
almaz
alsa, gabil etse bile
işine ğelmez” demiş
bey “-hele sen bi de
ete(ği) ndeği daşı bi dök bakalım da
alıp-almaycağmıza
işimize gelip gelme(ye) ceğini
düşünelim, daşınalım
ona biz garar verelim”
………………………………..
köylü epeyli bi sükutdan sonura
derin bi iş geçirmiş,
derin derin solumuş
“-beyim” demiş
“-de! buyur”
“-buyur Allah’ın emri
devenin duluğundahı çan
“löngür löngür löngür löngür löngür”
“benim ağam… zengin…
zengin…… zengin…..” dedi
“-eee! ”
…………
“-döşündeki oğa cuvabberdi
“lön-gür.. lön-gür.. lön-gür…”
nerden nerden nerden”
“-eee! ”
“-hamıdın arka ğaşındağı da
“löngür-löngür, löngür-löngür”
“ordan buradan” “ordan buradan” deyelek
yörük beyi düşünmüş
sürüyü yayıltdığım dağ,
benim dağım deği
benimise hanı kayıdı-kuyudu
suladığım çeşmenin suyunu
eşeleyip de
ben çıkarmadım
öğüne hatılını ben yapmadım
yerine ğöre çoluk çocuğu,
aptası-namazı ehmal etdim
öyle ya!
bu sürü uçu
demek kiyne demiş yörük beyi
Allah indinde halal deği
devesi,
goyunu geçisi
ne varısa satmış savmış dağıtmış
Serik cıvarında bi köye
ulu bi cami yapdırmış
beş vakıt namazını
va(h) tında cömatınan eda eylemiş
emme var ya!
o çakıldaklı
goyun yoğurduna
hasred ğetmiş
yoğurtsuz ömür geçermiymiş
yoğurdsuz edememiş
ğünden-ğüne erimiş gedmiş
gidiş! o gidişşşş….”
DİPNOT
ağızlık: takım, sigara yerleştirilerek ağıza götürülen alet
tütün tabakası
güye / güvey: damat, kızın kocası
duluk: şakak, yanağın gözler ile kulaklar arasındaki bölümü
döş: bağır, gerdan, göğüs
derin (/derim) : söylerim
Kayıt Tarihi : 8.1.2008 03:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sürüyü yayıltdığım dağ,benim dağım deği benimise hanı kayıdı-kuyudu suladığım çeşmenin suyunu eşeleyip de ben çıkarmadım öğüne hatılını ben yapmadım
TÜM YORUMLAR (2)