Sabah uyandı Yörük Mustafa baktı sağına, soluna
Bir şeyler mırıldan dı
Attı elini tabakasına
Bir iç çeker gibi sardı cığarasını
Bir ah dedi çekti içi içine,
Karısı çoktan uyanmıştı
Sofrada sıcaksüt, peynir ve ekmek
Dayanamıyorum dedi,
İnelim bir köye satalım elimizde ne var ne yoksa
Bir evim olsun, ceryanım
Bahçemde çiçeklerim olsun büyüdüklerini göreyim
Çocukların sonu olmasın bizim gibi…
Mustafa doğruldu dikti gözlerini ufka
Bu dağlar otu serttir biçilmez
Suyu kardır içilmez
Yörük koynuna giren
Bu dağdan,bu taştan vazgeçmez…
Kadın geçti karşısına Mustafa’nın
Ey koca Yusuf oğlu Mustafa
Ananın mezarı nerde, babanınki nerede
Biz el ele verirsek
Koca Mustafa dağda da Yörük’tür evde de…
Adam koyuldu ilk sabah
Malı davarı satmaya
Düştü şehirde aç gözlü bir tüccara
Tüccar bi gerildi önce
Hayvan çok piyasada
Ne var senin elinde
Gerçi almaya niyetim yok ama
Maksat senin işin görüle…
Mustafa Ağam dedi
Vardır bizde üçyüz koyun, kırk davar, iki katır,birde at
Mal çok dersin fakir kıyma yiyemez
Ben düştüm senin ocağına yalnız,
Koca Mustafa derman dilenmez…
Tüccar kaşıdı sakalını
Bir güzellik yapayım yeğenime
Verrim sana onbinlira
Yalnız…
Sen getirirsin malı davarı buraya…
Koca Mustafa doğruldu
Baktı tüccarın suratına
Değmezdi bu haramiye ama
Yaşadıkları hayat el vermedi
Bir tükürük saçmaya…
Vardı hanımının yanına
Çağırdı en büyük oğlunu
Durum budur dedi
Uşak sevindi hemen
Benimde bir odam bir hayatım olurmu?
Bir iş bulurum şehirde zor karşımda dururmu?
En hayırlısı budur bize,
Götürürüz malıda,davarıda…
Götürdüler er zamanda
Tüccar kılığındaki şeytana
İblis baktıkça mallara
Kaşıdı sakallarını doya,doya
Saydı avuçlarını onbini
Her binlikte alaya ala ala…
Buldular bir gece kondu
Kadın,çocuk beğendi
Ev sahibi oturalım dedi
Bak Mustafa
Yıllık alırım beşbin lira
Heryıl zamlanır binlira
İşine gelirse al anahtarı
İşine gelmezse size güle,güle
Tuttular evi
Oturdular ilk gece
Adam bakkalın yolunu tutu
Aldığı süt ve yoğurttu…
Koca Mustafa Yörük’tür
Manav bakkal bilemez
Bu yaşa kadar yoğurt yedi
Bir anda değişemez…
Uyandılar ilk sabah
Bir iş ekmek bulmaya,
Adam hammal oldu
Uşak bir fabrikada kumcu…
Zaman bu su gibi aktı
Bir sabah uyandı Mustafa
Bakı uşak öksürüyor
Vardı yanına
Baktı durum iyi değil
Attılar kendilerini sağlık ocağına
Doktor film istedi
Tahlil, çekim dediler
Baktılar son duruma
Ciğerleri kum dolmuştu kara,kara…
Az çekmeti Mustafa oğlu Yusuf
Kan kustu eğilmedi
Baktı pencersinden yukarıya
Kekiklerin en tazesi çıkmıştır dağlarda
Koyunlar doğurmuş
Bir süt sağıp içmek vardı ya
Hayal mayal kaybolmuştu…
Gömdüler çocuğu toprağa
Koca Mustafa yaktı bir cığara,
Ben Yusuf oğlu,Yörük Mustafa
Bir ev tuttum bahçeli, toprağında güller açar.
Bu kadar acı olacağını sormadım
Kaderdir derim Bağrım yanar
Ben Yörük doğdum be hanım
Yörük seven dağa kaçar…
Kayıt Tarihi : 25.1.2014 08:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!