YORMA KENDİNİ
Kaldırırım başımı gökyüzüne,
önce yutkunur, sonra anlatırım saatlerce,
bıkmadan, usanmadan,
yargılamadan, yadırgamadan,
dinler beni yine, sadece o dinler işte.
Gökyüzü anlar halimden, hisseder ruhumu,
anlar çektiğim acıyı da,
çekilir bulutlar, gökyüzüne.
Ardından bir yağmur başlar,
yanar kavrulur, içerden.
Ah ederim sonra, bu kadar mı yandın ya,
bu kadar mı yandın da, acıdı halime,
ağladı gökyüzü işte, Nasıl kaldırdın söylesene.
büküldü dizlerim, kamburum çıktı benim,
kırıldı kolum kanadım, çıkmadı sesim.
Nasıl bir acıymış bendeki de,
döküldü kelimelerim.
Belki de bastırmamalı insan,
dökmeli ne var, ne yok, Sonu ne olursa olsun,
ulu orta her şekilde, anlatmalı belki de.
Anladıkça yüzleşmeli, acıyacak illaki,
kanatacak yine seni, ama çıkacak bir şekilde,
çıkacak gün yüzüne.
Gönül kafesi denilen, müebbetten bile beter,
ama bastırdıkça batar,
gönlünden dökemediğin her şey,
kendinden eksildiklerinle birlikte,
çeker gider.
Her biri senden, bir parça alır mesela,
bazen nefret edersin, uzanmaktan,
nefret edersin o koltuktan.
En büyük nefretin, kendinedir aslında,
kendine nefret beslerken, ona sevgi beslemek,
o sevgiden vaz geçememek, belki de bu acıtıyordur,
sahiplenmek ve bağlanmak, aynı şey değil, değil
acıtan sadece özlem,
özlem bence hafif kalır,
hafif olan, birde hasret vardır.
Acı olan hasrettir bence,
kavuşamayacağını, bile bile
Bilmez insan oğlu, anlamaz,
yorma kendini, yorma boş ver…
ESİN ZALI & A.SEZER
Abdullah SezerKayıt Tarihi : 7.8.2024 17:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!