Dertle gezen şu gönül, ömrünün sonunda
Çaresiz derde düşmüş, derdine derman yoktur
Dermansız bir dert bulmuş, gittiği Hak yolunda
Çare bulunmaz derde, şu çare diyen yoktur.
Anılarla yaşarken, ben ömrümün sonunda
Dermansız derde düştüm, yaşadığım şu handa
Kuru bir yaprak oldum, döküldüm son zamanda
Savrulup durmaktayım, esen rüzgârda yelde.
Doktor, doktor dolaşıp, derde deva ararken
Yoruldum dolaşmaktan; düştüm yatağa birden
Derdim bana yük oldu, bıktım ben yaşamaktan,
Hak yolu gözler oldum, hasta yattığım yerde.
Bulut sarmış dağlara, hazan yeli değince
Yağmur yağar baktım’ ki, her yere ince, ince.
Son bahar gelmiş dedim, başladım üzülmeye
Gözlerim yaşla doldu, ve sonra düştü yere.
Dere tepe demeden, ben dünyanın yolunu
Teptim’de yorgun düştüm, kestim gayrı umudu
Yorgunum dostlar yorgun, derdime deva yok mu?
Madem’ki devası yok, demeyin bane nere.
Bir anlatsın Kul Yüksel, kara taşa derdini
Gök gürler şimşek çakar, aydınlanır gökyüzü
Taş çatlar bin dert çıkar, olur’ ya dünya hali
Yeniden kararırdır, aydınlanmış gökyüzü.
26 Ekim 2015-10-26
Antalya
Kayıt Tarihi : 26.10.2015 10:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!