Yorgunluk Şiiri - Cafer Petek

Cafer Petek
37

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yorgunluk

Koltuğunda, masa başında kalakalmıştı öylece...
İki kez vuruldu kapısı. İçeri girenin sorusu “bilmiyorum” şeklinde cevaplandı. İçeriye girenin kim ve sorusunun ne olduğunun hiç mi hiç önemi yoktu. Cevap hazırdı; “bilmiyorum”. Bu girdapta bütün soruların tek bir cevabı vardı zaten: “Bilmiyorum”.

Yürümüştü... Dağ bayır demeden, cadde sokak bilmeden yürümüştü... Dünyaya yeniden gelmeye çalışmanın, yeniden hayatın rahminde cenin olmanın bedelini öder gibi adımlamıştı, adımlanacak bütün yerleri... Bütün yıldızları adımlamıştı ve bütün bulutları, güneşi ve ayı... adım/lamıştı...
Böylece...
Her birini adımladı... Her birini adamladı... Her adamı adımladı... Adım? dedi, adam dedi, adamı adımladı... (Hah işte hepsi bu; bir arpa boyu...)

Demek yorgunluk, demek bitkinlik böyle bir şeydi öyle mi? Yoğururken zamanı, yoğrulurken zamanda, sarmalında çaresizliğin, şakağında biriken terleri silmeye mecalsiz kalmak... Anlamaya çalışırken, anlaşılmaya çalışırken yorulmak... Anlaşılmanın boğazına düğümlenen sevinciyle kalakalmak ve anlaşılmamış olduğunu anlamak demek böyle yoruyordu insanı?

Koltuğunda, masa başında kalakalmıştı öylece...
Gözlerinde bitmek tükenmek bilmeyen yolları arşınlamışlığın yorgunluğu ile.
Toz içinde kalmış saçlarında gezdirdi parmaklarını tarar gibi. (Ya da o öyle yaptığını sandı) Tarar gibi yüreğini gezdirdi bakışlarını içinde. İçinde bir sesle, bir çocuk sesiyle irkildi: “Büyüyünce ben oturucam buraya de mi? ” Gözleri, ses veren çocuğun masadaki resmine gitti gayri ihtiyari... Yüreğini yokladı... İlk verdiği cevabı tekrarlamaya yetmedi yüreğinin gücü. Özür diler gibi baktı bu defa resimden yana... Bir bakış ki, yaralı bir küheylanın dörtnala geçtiği ovalara son bakışı gibi.
Başını kaldırdı, “aradığını burda bulursun” dedikleri dağın karlı tepelerine doğru dikti gözlerini... Beyninde sancılarla, yüreğinde sancılarla, ellerinde onca yürümüşlüğün kazancı, bir kuru dal parçasıyla... Dikkat et demişti babası, amcasının düğününde eline silahı ilk defa aldığında, “dikkat et, kurşunun dostu yoktur”.
Demek yorgunluk, demek tükenmişlik böyle bir şeydi öyle mi?

namlunun ucu saçlarına...
parmağı tetiğe...
yüreğine bir ses dokunuyor.

Cafer Petek
Kayıt Tarihi : 21.8.2004 10:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Cafer Petek