Usluluk, usluluk, usluluk, ah, ne güzeldir!
Bırak biraz dinlensin bu alevli arzular.
En doyumsuz anında bile sevdanın, ey yar
Kadın bizi ablaca terkedebilmelidir.
Öpsün yorgun tenimi uykulu okşayışlar,
Sıcak soluğun, salınan bakışın bence bir
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
wikipedia dan
Sone, iki dörtlük ve iki üçlükten oluşan 14 dizelik bir nazım şeklidir. Batı edebiyatında kullanılan bu tür, Servet-i Fünuncular tarafından Türk edebiyatına sokulmuştur. Genellikle dörtlükleri çapraz kafiye ile yazılır. Sonede işlenen konuları sınırlandırmak doğru bir yaklaşım değildir. Sonede her türlü konu işlenebilir. Son dize, duygu yönunden en baskın dizedir. Devrik cümleler kullanılır. Doğu edebiyatındaki sonelerde aşk konusu işlenir.
İlk iki bendi dörtlük, son iki bendi üçlük on dört mısradan oluşan nazım şekli. Önce İtalyan edebiyatında kullanılmış, sonra Fransız edebiyatına, oradan da diğer Avrupa edebiyatlarına geçmiştir. Edebiyatımızda ilk Cenab Şahabeddin’in sone şeklinde şiir yazdığını görüyoruz. Servet-i Fünûn şairlerinin hemen hepsi bu nazım şeklini benimser.
Sone kafiye sistemi üçe ayrılır:
1. İtalyan tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, ede 2. Fransız tipi: Kafiye şeması abba, abba, ccd, eed (İtalyan ve Fransız tipi sone arasındaki tek fark son üçlüğün düzenindedir.) 3. İngiliz tipi: Mısra sayısı değişmemekle beraber ilk on iki mısra tek bir bend, son iki mısra da ayrı bir bend halinde yazılırlar.
Özellikleri:
1. Genel olarak kısa şiir, türkü demektir. 2. 14 mısradan oluşan ve daha çok lirik konuların işlendiği bir nazım şeklidir. 3. İlk iki bent dörder, son iki bent üçer mısradır. 4. Kafiye örgüsü şöyledir. abba abba ccd ede 5. Türk şairleri sonenin kafiye örgüsünde serbest hareket etmişlerdir. 6. Edebiyatımıza Servet-i Fünun döneminde Fransız Edebiyatı etkisiyle geçmiştir. 7. Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin bu türün örneklerini çok vermişlerdir. 8)nazım ölçüsüyle yazılmıştır
Şiir, şair evrenselleştikçe, kalite artıkça ve duygular evrensellik boyutu sevgi selini ve onu öze sürdükçe, güzelleşiyor ve niteliğe dönüşüyor bu köşe! İyi bir gelişme! Bu gelişme ise şiirsellikte de ‘yobaza’ kötü bir haber tabii!
Ve artık bıçak kemiğe dayandığı için, bir kuşak kandırılıp/sürülüp ve özgürce şiir yazmaktan dahi korkutulduğu için.., üniversiteler; .önce faşist asker..ondan sonra faşist sivil diktaya Artık yeter diyor!. Siz kendi gencinizi – hakkını/hukukunu keserek- .. ama özgürce ve yürekli şiir yazma özgürlüğünden ederseniz; sevgiden, hayatın gerçeği ve toplumsal yaşamdan silerseniz ve onlarda gün gelir sizi silerler!..
Siz genci yok başörtüsü/türban (kendi siyasi ve ideoloji ve yeşil dinarlı para holdinği gibi amacınıza erişmeye) alet ederseniz..eğitimde dünya sıralamasında sonlarda seyredersiniz… Siz bilimde, ilimde teknoliji, deney ve mantık ve aklı değil, imamı, dinci hocayı dinlerseniz/dinletirseniz ve cuntacı asker zihniyetiyle sahte milliyetci olursanız... 35 ülkeden 33. olursunuz!..
Şimdi diyeceksiniz bunların bu şiirle ne ilgisi var…Olmaz olur mu: Şu yaşadığımız toplumsal süreçte ki günlük yaşamda sosyal güvencesiz, hak ve hukuktan yoksun, bırkın bu şiiri okurkeni; dövülürken..polis memleketine gidilirken, üniversite diploması cebimde garsonluk, hatta komilik yaparken, süper markette ve benzincide çalışırken ve hatta bu işleri dahi bulamazken..eh işte ne bulduksa yiyip-içerken..ve bazen aç yatağa giderken ..ve bazen sokakta yatarken..ve bazen hastane de ölürken, rehin alınırken…hapishanede düşüncemden ve yazdıklarımdan çürütülürken ve hatta wc de dahi ederken..bunlar aklımdan çıkmıyor ki..
Neyse ne demiştik..hiç olmazsa şiirde kalite ile duygumuz okşansın; şimdi sevgi kökümüzde kesilince insanın dünyası bitiyor! Ve bu köşe galiba bunun yavaş..yavaş farkına varıyor!
Saygılar..
kalemin şirin bir derinliği var. sevgi yüklü dyguların dansı gibi
MALINI MATAH SANIP ONA SEVİNEN VE NAMAHREMLERİN ORTA YERİNDE TEŞHİR ETMEYE KALKANA BİZDE; 'AKLI KIT' DENİR KEMAL AGA!
'EL HAYA MİNEL İMAN' KAİDE-İ KUDSİYESİNCE İMANI OLMAYANIN HAYASI DA OLMAZ BİTTABİ!
Gözlerime ağlıyorum,
Ki her veda önce onları kurşunladı,
Yüreğime acıyorum,
Her deprem sonrası, yıllarca sustu,dondu.!
Birgün güldü, yıllarca kanadı…
Bomboş ellerime bakamıyorum
Yasak kentler kokan ellerim....
...............
Ustalıkla yazılmış güzel bir şiir.Gerçekten hayattan izler dolu dolu. O izleri taşımak karamsarlık değil, okuyucusuna mutluluk veriyor.benim 23 NİSAN BİZİM BAYRAM şiirimi milyonun üzerinde okuyucusu olduğu halde beğenmeyip bir puan verenler çok oldu. Ben bu şiiri beğendim. Drin ifadeler buluyorum içinde. Saygılarımla. Nazır Çiftçi Ankara 08.12.2010
Saygı ile..
Seçilmiş şiirler panosundaki 'Yorgunluk' şiirini okudum. Paul Verlaine, sone biçiminde yazmış. Bu biçimde uyak ve ölçü aranır. Bu iki kelepçe, şairin yaratma (imge, simge) gücünü törpüler. Hele bir de çeviri olunca, şiir boz bulanık bir bulamaç gibi insanın damağına bulaşıverir.
Bir de gerçek aşkta, 'erotizm' değil de romantizm başat olmalıdır diye düşünüyorum.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Güzel bir soneydi...
Oldu olacak birde görüntülü seks kasedi koyun bari siteye(!) Burası şiir ve edebiyat sitesi değil de sanki sapık arzuları faş etme, toy gençlere hovardalık dersi verme ve gayr-i meşru dürtüleri tatmin etme locası!
EDEP YAHUUUU
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta