Yorgunların uyanıp yattığı
Tekkede açtım gözlerimi
Bir kez daha kaldırıp
Gökyüzüne-Ama bu sefer inat ederek biraz da-
Bu kadın benim dedim
Böyle olmalı
Gövdeme büyük gelen
Kabanımla sürünerek aktığım banklardan
Doluşurdum sevgilerime çölü
Ve kalabalık
Kördüğüm
Sen ise ince sıkardın ellerini
Ellerimle anlaşılmaz
Kelimelerden yontulmuş gibi
Her an bükülecekmiş gibi ince
Çocuksu ve
Şelaleye batıp çıkmış kadar
Soğuk duran o ellerini
Buydu gördüğüm
Bir kadın hiç doğmamış
Ve bir çocuk şayet hiç büyümemiş olsaydı
Ne kadar üzülürdük seninle
Nasıl da ağlaşırdık uzun uzun
Sarmaşık zamanlarımızda
Ben gördüğümü söylüyorum
Hayır
Burası bir kent meydanı değildi
Büsbütün bir çölün ortasından
Dizilmişti acımasız askerler
Vurmak için
İlkel ve medeni baltaları
Ve okları ve kılıçlarıyla bilenip
Bir katliamın eşiğindeydik
Biz o küçücük topluluğumuzla
İçinde çocuklarımızın olduğu
Ve çocukluğumuz/O çarçabuk geçen
O iki ucunda ülkenin
Dere başlarında birbirimizi aradığımız
Kanadığımız ve susadığımız
Hayvanlar bizi uyarmaya çalıştılar hayatım
Bir sıska kedi ve bir fil yavrusuydu
Gördüğüm
Düşümden uzaklıklara yoruyorum onları
Geriyorum oradan pek sırtımı
Ve başımı
Kazamatımdan çıkarıp
İhtiyar suratlara ağrışıyorum
Suçunu kendimden bilerek
Ayaklarıma dolanan yeni bir baş kaymasıyla
Yakalanıyorum kıskıvrak-abartısız-
Sen fırıldayan eteklerinle uçuşurken
Beni bekleyeceğinin hayaliyle kurtarıyorum oradan
İçimdeki aileyi
Geliyorum sevdiceğim
Geliyorum.
Kayıt Tarihi : 23.5.2016 23:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!