Yorgun uykular uyuyorum
Göz kapaklarım demirden külçe
Her gece kurtlar parçalıyor düşlerimi
Her gece terim, ağırım kendime.
İpte asılı ölüler görüyorum
Ölmüyorlar!
İnat ve vakur
Bir bilinmezlik oyunu
Çetrefilli yollar uzuyor, uzuyor…
Yorgun uykular uyuyorum
Ölüler serilmiş iplere
Pis bir sırıtışta yüzler
Ölüm kalabalık, nefessiz
Kalbim çarpıyor
Bir ses uzaklığı dizlerim
Boğum da gücenen zaman
Yaşanmamış bir bellek yitimi
Bir daha bir araya gelemeyecek
Yorgun uykular uyuyorum
Kulağımda üzgün bir ses
Her zamankinden daha ağır
İniltili, kısık
Ağrılı bir sanrı yakarışta
Ağrılı, gücüm dermansız
Ha düştü düşecek, sendelemeli
Eller yüzüyor hayalimde
Başı olmayan eller, gövdesiz…
Öylesi...
Siyah, çocuk, yaşlı, kadın...
Bir kayıkçı taşıyor
Birer birer elleri
Yığma yığın
El istifi
Elsiz kalıyor yaşam
Sorguda
Kimin, kim
Cevapsız ağrılar minör terkedilişlerde.
Yorgun uykular uyuyorum
Sualler suretlerde gizli
El okumak lazım
Gövdesiz elleri
İrin elleri
Taşlı, nasıra aşina.
Yorgun uykular uyuyorum
Duvara dönük yüzüm
Yüzüm duvar
Buz gibi bir ateş yakıyor
Ne günahım varsa
Benimle yanıyor
Öyleyse bu acı niye?
Toprak soğutmuyor tenimi
Elsizlik düşüyor içime
İçim ezik, kırgın
Bir eğreti zaman
Yorgun uykularda kaybedilen.
Kayıt Tarihi : 12.9.2022 23:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
her sabah aynı sızıyla uyanmak
"Bir göz kırpımı vakit
Yoksa ne ki ölmek."
Sevgiler..
Kerem Olmak çok teşekkür ederim var olasın..
TÜM YORUMLAR (4)