Eğri sakallarını bilmem-kaçıncı kez okşadı,
kaç nesildir bir mevtânın
nöbetini tutan yorgun türbedar.
göğü görme imkanı olan
nâdir yerlere taşınacaktı.
yapamadı, emaneti bırakamadı.
emanetin var! ey türbedar!
ölüler ölüp gidecekseydi
mezarlar niye vardı,
türbeler niye vardı?
kafasındaki onca ünlem işaretini,
yakasını attıkça titreten kan dolu rozeti,
istemeden şahit olduğu binbir rezaleti
başını usluca önüne atarak kabullendi.
artık serpilmeyecek miydi dünya?
yüzünü çevirdi dudaklarını yaran rüzgara.
attı kendini derin sulara hayal yoluyla.
hayalin tam zevkine varmışken
zehretti her şeyi çirkin bir korna.
dolu insanları özledi,
hem gözleri hem gönülleri
dopdolu insanları.
türbenin camından içeri baktı.
ikinci kez hatırlayamayacağı
tek-seferlik-bir-ağıt yaktı.
gözleri açık giden biri gibi uzandı ve
uzun uzun tavana baktı.
sorularla tıkanan aklını
dualarla açtı.
hatırlamak ve
her dem hatırda tutmak istedi
en büyük korkusunu.
Serdar Çevik
Kayıt Tarihi : 8.5.2023 21:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!