oralarda bir yerlerde,
sevecen, sevimli ve saygın bir yaşlı anne vardı;
çabucak kederlenen bir yaşlı kadın …
doğurmuş, büyütmüş
ve aşçı, bulaşıkçı, çamaşırcı,
çerçöpü bitmeyen temizlikçi
ve koca zevki
ve sofrasız öğünlerin acımadığı,
ama hastalıkların bile acıdığı,
acıyıp da yıkmadığı,
solgun
ve beli bükük
ve beyni yırtılasıya aşınmış
ve daha bir sürü özellikleriyle
bir yorgun savaşçı.
süpürgesiyle savurduğu tozlar gibi
toz olup savrulduğundan,
elasını oğluna verdiği gözleri
bir daha bir insan yüzü göremez oldu.
solgun ve bükük ve yorgun bedeni
dünyanın hiçbir ateşiyle ısınamaz oldu…
oysa bu sevecen
ve sevimli
ve saygın
ve çabucak kederlenen
ve yorgun annenin
yalnız yaşamında,
ara sıra da olsa,
onunla oturabilir,
bir sevgiyi paylaşabilir,
dolu dolu yürekler
ve gülümseyen dudaklarla
onunla konuşabilirdik…
keşke Çankaya köşkü’nün
ya da topkapı sarayı’nın
içinde yaşatabilseydim seni yaşlı anne!
ama sen,
yeryüzünde ancak yüreklerde yaşayabilirsin!
göklerde ise,
ayaklarının altındaki
cennet köşkü’nde yaşıyorsun!
Kayıt Tarihi : 12.7.2012 15:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!