karanlık…karanlık vesvese fitne ve fücur
sisler iniyor geceye siyahtan kara
ihanetler engerekler gibi çörekleniyor yüreğime
kaçıp göçmek istiyorum uzaktaki o asûde ülkeye
aklıma sen düşüyorsun bir kıymık olup batıyorsun
acıtıyor kanatıyor yakıyor yıkıyorsun can evimi
ben sana teşne,sen elinin tersiyle itiyorsun…
sonra bir rüyadan uyanırcasına yine beni soruyorsun
yalnızlık oluyorsun kırılıyorsun deliliğin tarihine iniyorsun
yaralanıyorsun kanıyorsun kan kokuyorsun sızıyorsun derinlere
nereye bu gidiş kimlere koşuyorsun ne rahat koşuyorsun
gece oluyor fecrin hemen ardından büyük gün bu mu yoksa
neden annem beni tanımadı kızlarım benden kaçıyor
şurda bir gölge var gitsem mi oraya o adam da kim başında hale
koca bir sancak parıl parıl yanıyor alemi yeşil bir yangın
yakıcı gün ateşi altında ve gölgelik tek yer burası
öldüm mü kıyamet mi koptu ruz-ı mahşer mi bu meydan
yazık sen yoksun sen yoksun sesin de yok nereye kaçayım
avuçlarımı açıyorum belki yağmur yağar içlerine
yalnızlıktan korkudan gün ateşinden başka
nereye kaçayım hangi ağaç altını düşlesem kaçmak için
sen yoksun ben ölmemişim henüz bir söz dolanıyor ortalıkta
sen yoksun yaralı ceylanlar geçiyor ufuktan tozlar kalkıyor
sen yoksun serabın da yok bu yalnızlıklar ortasında…
Kayıt Tarihi : 26.11.2009 11:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!