bir tutam ot gibi çektin koparıp gönlümü benden
yar dedikçe
sar dedikçe kollarına
halbuki seninle paylaşmak hayatı
seninle yumuşatmak çelik kadar sert ve katı
günlerin gelecek dakikalarını
her sabah senin olmadığın odalarda seni aramanın hüznü
loş salonların köşelerinde almak yanaklarından öpücüğü
ve tel tel saçlarınla oynamak bütün bir ömür
duyabilmek dudaklarından son sözünü
sana kapandı içtiğim kahvenin fincanları
papatya yapraklarını senin için yoldum
gerçekle gelince yüzyüze
yutkundum
çözüldüm
ben artık çok yoruldum
hırsım yanaklarımdan yaş
duman halkalarından fıskiye
senin için kurduğum saraylar
başıma taş olup düştü
ufuk, bir çember oldu da bağladı beni
yokuşlar bir türlü düzlüğe kavuşamadı
gerçi pişman değilim senin yolunda yorulduğumdan
üzüldüğümden
ve sevdiğimden seni
gariplik böyledir işte
kapar kapılarını kader
herşeyden bezdirinceye
herkese kendini güldürünceye kadar
koşarsın durursun
bir gün onun
bir gün hayallerinin olursun
ne anlaşılırsın
ne anlatırsın
bırak her şeyi artık sevgili
bırak herşeyi
aşkın yerinde tam kalbinde kalsın
geçmiş bugün ve gelecek
kim kimi nerede ne zaman sevecek
istesen de aklın bunu çözemeyecek
şunu anladım ki en sonunda
ne kadar yürüsem ve ağlasam da sabahlara dek
bu yollar ve tükenmiş ayaklar
beni sana götüremeyecek
Kayıt Tarihi : 2.9.2008 16:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!