Ne yollar yürüdük biz; yollar bitmedi, bizim ömrümüz yavaş yavaş yol aldı gitti. Bebeklik, çocukluk, gençlikte; ne üzüntüler, ne sevinçlerle dolu günlerimiz oldu.
Bazen gelecek için tatlı hayaller kurar, bazense acı gerçekler içinde boğulurduk. Sıkıntılar yüreğimizi sanki esir ederdi. Ama yine de hayattan kopmaz, sarılırdık tatlı düşlere. Çoğu kere onlarla avuttuk kendimizi. Onlar olmasaydı, belki de çoğumuz kaybolurduk acı olaylar içinde. Büyüdük. Kimimiz sıcak sudan soğuk suya elini sokmadan, kimimizse sıcak yüzü görmeden.
Ne yollar yürüdük biz; ayağımızdaki ayakkabı eskidi, yollar bitmedi. Ömrümüzün baharı neresi, sonbaharı neresi karıştırır olduk bazen. Hayat çarkının acı dişlileri arasında, hep dönüp durduk.
Yolun yarısı neresi, onu da bilemedik ya. Neyse ne? Diyemiyor yine de insan.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
paylaşımınız güzeldi.. tebrikler..
Anlamlı ve güzel anlatımınız için teşekkürler.Duyarlı yüreğinize tebrikler. Saygılarımla.
ZAMANI SORGULAMAK
Maziden geleceğe uzanan zamanda
Neler oldu neler bitti bilmeden
Yorgun ve ağır dönen çarklar arasında
Dönüp durduk hep sorgusuz yaşamın avuçlarında
*****
Sanki sırları dökülmüş bulanık aynadaydık
Sorgulayamadık yeterince zamanı
Yitik zamanın yitik çocukları gibi hep
Suyun parlak berraklığıyla oyalandık.
Güzel, içten ve duyarlı satırlarına benim 'zamanı sorgulamak ' başlığı altındaki dizelerimle yanıt vermeyi daha uygun buldum dost. Sizi teyit eden dizeleri umarım beğenirsiniz. sağlıcakla kalın!!
Ne yollar yüründü... Kimi taşlı.... Kimi yaşlı.... Zorlu ve engelli... Kim bilebilir, kimin nasıl yollarda yürüdüğünü.... Hangi umutlarının çalındığını... Derin bir düşünceye dalınca insan kendi yollarında.... Kalemine sağlık Cengiz bey.... Paylaştıklarınız için...
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta