YOLUN ÖYKÜSÜ
Karanlık oldu
Vazgeçilmezliğinin kalın örtüsü,
Gece oldu gündüzü sürerken gece,
Artıklarının ardında koşarken;
Doğardım ben
Sen böyle bırakılıp
Gidilmezdin,
Kavga edilmez olandın
Uğruna cehennem,
Vurulunca cennet,
Susayınca Kevser,
Düşünce minder,
Ve ağlayınca silen olandın;
Gençleşince kolumun pazıları
Dövülendin tırnaklarımın yere değmesi için,
Ağlatılan, satılan, küfredilen
Ve adı olandın sövgünün;
Ağırlaşınca kaşlarımın rengi
Susması gereken,
Evlenince minderin kenarında kalan
sofranın ucunda olan
kanımdan gelenin
cahil dadısı olandın
Kazanınca ekmeğimin katığını
Ah aydınlık oldu işte
gücümün ışıltılı büyüsü ağırlaşınca,
Aydınlık oldu olmayınca yemeninin hareleri,
Olmayınca gözlerinin eflatunu,
Kalmayınca sesinin hırıltısı,
Aydınlık oldu…
Baba dendiğimde
Kararsız oldu,
Yapayalnız oldu,
Kalbime giden damarların alyuvarları
Kimsesiz kaldı birdenbire tüm saçlarım,
Sahipsizleşti ellerimin çizgileri,
Ağlar oldu akı,
Karası grisi,
Çepeçevre büzüştü çizgilerim…
Kırdım tüm denklerimi,
acıdım tüm acılarıma,
aşk oldum tekrar
tüm aşklarıma
anlattıklarıma,
yazdıklarıma,
Düşüm de sendin,
Acım da,
Kurdum da kuşum da
Cennetim cehennemim
Araf’ım, mahşerim
Tanrım, peygamberim
Sütüm, suyum, terim
Toprağım,
Vatanım da sendin
Döktüm suçlarımı
Kestim kirpiklerimin mavilerini
kış oldum tekrar
baharlarıma
Sen gidince…
Kayıt Tarihi : 4.4.2007 00:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!