Uzun yıllar sonra, sokağına düştü yolum.
Her şey, o kadar yabancı ki,
Zaman, hatıralarımın üzerine perde çekmiş.
Yüreğimde, tarifsiz bir sızıyla yürüdüm.
Bildiğim o sokaklarda, bilemediğim bir yalnızlık dolandı ayaklarıma.
Yürüdükçe ağırlaştı bedenim, yüreğime bir kelepçe vuruldu.
Ali dayının çay bahçesinin yerine,
Modern bir kafeterya açılmış.
Ruhu ve kokusu olmayan, yapay bir çiçeğe benziyor sanki.
Biraz daha ilerledim, sizin emektar fırının önüne geldim.
Gözlerim seni aradı, baba mesleği sana kalmış olmalıydı mutlaka.
Gençten bir delikanlı vardı tezgahın arkasında.
Oturdum karşı kaldırımdaki banka.
Yorulan ruhumu ve bedenimi dinlendirmeliydim.
Yada seni görmekti istediğim.
Uzun bir süre oturdum, tam kalkıp gidecektim, seni gördüm, bir anda, sanki yıllar öncesine döndüm.
Gözlerime bakmanı ve tanımanı, benim gibi çocuklaşmanı bekledim.
Tanımadın, bir yabancı gibi baktın.
Ellerini tutup sormak istedim, geçen yıllar unutturdumu beni sana?
Sustum, utandım soramadım.
Küçük bir çocuk geldi yanına, belliki para istedi.
Cüzdanını çıkardı, açtı usulca, bir köşesinde, küçük bir resim vardı.
Arif amcanın fotoğraf stüdyosunda,
Gizlice çektirdiğimiz, ve aynı karede olduğumuz tek resim.
Duygularım, fırtınaya kapılmış yaprak gibiydi, lâl oldu aklım.
Eski bir resmi taşıyacak kadar sadık,
Tanıyamayacak kadar yabancı.
Bu nasıl olurdu.
Yaklaştım, ve resimdeki kadını sordum.
Aniden öfkelendi ve, dokunma ona diye bağırdı, gözlerinde bir tufan vardı.
Oysa ben dokunmamıştım bile.
Sonra, tezgahta duran genç geldi yanımıza.
Kusura bakma abla, amcam alzhemir hastası, her şeyi unuttu, resimdeki kadın hariç.
Bir onu unutmadı, onu hayata bağlayan tek şey o eski resim dedi.
Gözlerimden akan yaşlara, engel olamadım.
Genç adam uzattı elini, omzuma dokundu.
Amcam adına özür dilerim dedi.
Özür dilemek, ne kadar basit bir cümleydi.
Boşa geçen bir ömrün özrü olur mu hiç?
Gence döndüm, eşi çocukları yok mu dedim.
Yok dedi, amcam önce evlenmek istemedi,
Sonrasında”da, bu hastalık onu esir etti.
İçimden, o kadın benim demek geldi.
Ama sustum.
İlk defa senin yerinde olmak istedim.
Senin kadar şanslı.
Senin unuttuğun her ayrıntı, benim yüreğimi kanatıyordu.
Tuttum elini gözlerine baktım.
O kadar acı ki, kaybolmak istediğim gözlerde, yabancılaştım.
Keşke, keşke bende senin kadar,
Şanslı olsaydım, keşke bende unutabilseydim.
Keşke.
……Meryem Keskin……
…..07.12.2025……..
Kayıt Tarihi : 8.12.2025 02:45:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!