Yollarda olmak seninle Şiiri - Necdet Ar ...

Necdet Arslan
1433

ŞİİR


93

TAKİPÇİ

Yollarda olmak seninle

Biraz soluklandıktan sonra yeniden koyuluyoruz yola. Bizi takip ediyor anılarımız. Yalnızlığımızı unutturuyor bize. Ara sıra niçin durup birbirimize bakıyoruz bilmiyorum. Vazgeçilmez kılıyoruz bu bakışmaları. Haklısın, bizi kendisinde tutmak için yol boyunca oyunlar kuruyor anılar.
Yanılsama bu; bir düş ve belki de bir giz’in dilinin çözülüşü.
Halil Cibran’ın söyledikleriyle şu anki gerçeğimiz birbirine ne değin yabancı!
“Sözcükler ne dili, ne de kendilerine kanat takan dudakları yanlarında götürebilirler. Yapayalnız dağılırlar boşluğa ve yapayalnız ararlar yaşamın gücünü. Yapayalnızdır güneşe doğru uçan kartal, yanında yuvası yoktur.”
Sahi dilimizde kaç sözcük var, kaçını ortak kullanıyoruz? Birbirimizden ödünç sözcük alıp onları birbirimize ödünç vermeye ne zaman başladık? Kaybettiğimiz sözcükler için yanıp yakıldığımız günleri anımsıyor musun sen de?
Ya yollar? Seninle hangi yollardan geçmedik ki!
Geride bıraktığımız yolların en kıvrımlı, en daracık yerlerinde bile hiç ayrılmadı, birbirini bırakmadı ellerimiz. Bıraktığımız gölgelere bir bakar mısın?

Ey benim vefalı yoldaşım, yıllarımızı bu yollarda tükettik. En yaşamsal günlerimizde, anlarımızda bile aynı iklimlerde nefeslendik. Önümüzde uzanan şu uçsuz bucaksız sonsuzluğa biraz daha bakalım.Şimdi neresindeyiz bu yolun, kaçıncı kilometresinde, hangi enlemlerin arasından geçiyor adımlarımız? Ya üstümüzü örten o sonsuz maviliğe ne demeli?İtaloCalvino’yu anımsıyorum birden:“Yerin betimi bir yandan gökyüzü ile evrenin betimine gönderiyorsa, bir yandan da kendi iç coğrafyamıza gönderir bizi…”

Başka şeyler düşünmeyelim şimdi. Kendi iç coğrafyamıza yürüyoruz günlerdir. Olası mıydı yola çıkmadan önce bizi nelerin beklediğini kestirebilmemiz?Günün birinde karanlık vadilerde kaybolmak da vardı, yıkılan bir köprüden derin sulara düşüp boğulmak da. Yalnızlığın bütün açmazlarına karşı biz gücümüzü peşimizden gelen anılardan alıyoruz. Başka izleklerin ardına düşerken gönlümüz rahat, korkularımızı savurup atıyoruz boşluklara.

Gözlerimizin içi gülüyor. Biliyoruz çünkü etrafımızı kuşatan tüm objelerin, tüm devinimlerin, tüm eylemlerin, bizim iyimserliğimizden doğup serpildiğini.Attığımız her adımda değişiyor evrenin betimi, başkalaşıyor yağmurlarıyla, rüzgârlarıyla iklimler.Aynalara bakar mısın, kaç yıldızın parlayıp söndüğünü söyle bana. Belleklerimizden peşimize düşen o anılardaki türlü renklerin yerini şimdi hangi tonların aldığına dikkat et; kokuların ayırdında ol; doğanın bize sunduğu olanakları öpüp başının üzerine koy.Önümüzden yılan gibi kıvrılarak akan şu nehrin ötesine atlayacağız şimdi. Sakın elimi bırakma…Ötelerde serpildikçe uçlanacak olan anılarımızı da peşimizden gelenlere bağışlayacağız.

Her sözümüz, her izimiz, her izleğimiz, her tutkumuz, her baharımız, her şarkımız, her yorgunluğumuz, her düşümüz, her söylemimiz; ulaştığımız her bir şehir, yattığımız her uyku, gördüğümüz her rüya bizi yollara düşmemizi sağlıyor.Bakar mısın ne çok renk var çevremizde, ne çok ses var, ne çok sevinç ve ne çok korku var…Olsun.

İyi ki seninle yollardayız. Yoksa, benzer korkulardan dolayı:“…ya bulamazsam şimdi yolumu!/ Ya kalmamışsa kimse bizim evde!/ Umut kesmişlerse ya artık benden?/ Ya ayrıldığımda arkamdan sallanan el, düşürmüşse elimi elimden” diye söylenirsem RoniMargulies gibi?
Ne yaparım, ne yaparsın? Ne yaparız?
İyi şeylerden söz edelim yine de biz. Sarılalım ki birbirimize ‘kendi iç coğrafyamıza gönderilmemizin’ şerefine kaldıralım kızıl şarap dolu kadehlerimizi…

maraşantiya :
(Ocak-Şubat 2025 / 56 – Mart-Nisan 2025-57) Geldi.


Necdet Arslan
Kayıt Tarihi : 6.9.2025 18:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!