Yola gitmek için; yolda otobüs beklerken
Yolumuz, tembelhaneye vardı, sabah erken
Sürgünün kahvesinde, Ahraza komşu düştük
Elimizi tercüman edip biraz konuştuk
Ahraz, dert yanıyordu; bu milletin halinden
Bunların işi yok mu? ... Ayrılmazlar oyundan
Bir çay verdik ahraza, olduysa bizden razı
Hatırını almaya çalıştık, dua ve niyazı
İçeri girer gördüm, bir yaşlı ihtiyarı
Dedim: keşke gelip yanıma otursa bari
Kürkünün üstünde bin bir yamanın resmi var
Yüzünde, tarih çizgilerinin izleri var
Kamburu fırlamış; sanki dünya omzunda
Oda geldi: oturdu, üçkâğıt masasında
Masada: kız, papaz, şeytan amelesi vardı
Kavilde: bir çorba, birde avanesi vardı
Oradaki birine, bakınarak; seslendi
Uyun manzarasına; dalıverip üslendi
Düşündüm ki: bu ihtiyar, bu işte neciydi
Tarihin cilvelerini, unutmuş gibiydi
Küffar: gökte halay çekiyor, uzayda, ayda
Milletim: merak salmış, oyundan bekler fayda
Şerefi zara vermiş: şan yok ki, umurunda
Arlanmak, şöyle dursun; çekinmez kusurunda
Dünyanın: ufkunda, milletimin imzası var
İmzayı, silmek için! Düşmanın hilesi var
Bütün suç omzunda: çağın katilleri var
Çağ, aleyhindeyken; zamanı kumara verme
İlim elindeyken; sırrını küffara verme
Gülü, düşmana verip; kendin, diken yolma
Ateş bacayı sarmış, hala! Serseri olma
Hal böyleyken; Milletim! Sakın seyirci kalma
Kayıt Tarihi : 16.7.2009 17:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!