şu an Hacı Bektaş yolundayım
otobüsün artan hızında düşlerim
Mahzuni Şeri'i ölümsüzlüğe uğurlayacağız
arkadaşlar hüzün ve heyacan dolu
teypte Mahzuni'nin içli, yanık sesi
bir şeyler düğümleniyor boğazımda
yutkunurken acımtırak bir tat var
kederli bir hüzün kaplamış içimi
bu büyük ozanın türküleri
beni diyar diyar gezdiriyor
bir memleket düşümde, bir de babam
babam ne çok severdi Mahzuni'yi
on yıldan fazla oldu mezarına gidemedim
bir tas suyu, bir duayı esirgedik
mezarı belki de harap haldedir
yüreğim o kadar kaskatı ki şimdi
insanlara haykırıyor ozan
'namussuza, onursuza, hırsıza'
hem de sağlığında ne bedeller ödedi de
vazgeçmedi bu muhalif tavrından
'yuh çeker' insanlara kıyanlara
'amerika katatil' der cesurca
hem de içten samimi
memleket türkülerini, aşkı ve sevgiyi
doğal herkesin diliyle ve sesi oluyor
sessiz uygarlığın, çağlayan sesi
özlemler, hasretler üst üste eklendi
ah! .. Mahzuni baba bırakıp gittin ansızın
sanki ne vardı böyle acele edecek
yoksa sana olan vefasızlığı
vurdum duymazlığı mı
yüzümüze bir tokat indirmek miydi yaptığın
bu birden bire çekip gitmen
ve bütün bu ağıt dolu satırlarla
sevdiğim kızı düşünüyorum
onun masum ve doğal güzelliğini
yanımda olsaydı keşke diyorum
kalem parmaklarıyla gözyaşlarımı silseydi
seni düşünüyorum sevgilim
biliyorum sen de beni..
'gidersen bu gün yani seni göremeyecek miyim'
diyen sitem dolu sesin kulağımda..
gitmem gerekiyordu bitanem
o büyük ozana bir nebze
bir küçücük vefa borcumu ödemeliydim
bizler için bu halk için çektiği çilenin
döktüğü göz yaşının bir damlasını karşılamaz belki
ama gitmeliydim son yolculuğunda peşinden..
şafak vakti ilk ışıklar vurdu cama
doğanın baş döndürücü güzelliği
akıyor otobüsün iki yanından
cama dayıyorum alnımı
yüzüm 'rüzgarın kanatlarında'
güzel sevdiğim sevgi ve dostluğu
paylaşmamız kadar acıyı da bölüşmeliyiz
yaralandım, paralandım yıllarca
derdime merhem oldu Mahzuni türküleri
benim sana olan sevgim güzel yarim
benim hasretim, ümidim
var olmamın temel dayanağı
sevgimin anlam bulduğu
dünyanın değişen noktasının
en güzel dönemeci
seninle başladı sevgilim
seni gökkuşağının yedi tonunda
sevdanın sıcaklığında
özlemin vazgeçilmezliğinde
dünyanın köşe-bucağında
Nevşehir-Kırşehir oto yolunda
anlattım seni kendimden geçercesine
uçan kuşa, düşen yaprağa
esen rüzgara, doğan güneşe
hatta yolun kenarındaki telefon direklerine
bacası tüten Anadolu evlerine
yani kısacası canlı-cansız
bilcümlesine anlattım sevdamızı
yanımda sohbet ettiğim dernek başkanına
seni anlattım durdum
o insancıl ve güzel yüreğini
'belki bıktırdım adamcağızı'
seni seviyorum 'gulasorum'
'ez te pır hezdıkım'
valla ben seni çok seviyorum
Nevşehir- Hacı Bektaş Yolu / 19.05.2002 Saat: 06:45
Cafer TaşkınKayıt Tarihi : 28.6.2008 07:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Değerli dostlar şiirin hikayesi içinde açıklanmıştır. Büyük ozanımız, çağımızın PİR SULTAN'ı, aşıklık geleneğinin son temsilcisi AŞIK MAHZUNİ ŞERİF'i ölümsüzlüğe uğurlamaya giderken, yolda içimden geçenleri yazdım..Belki biraz uzun oldu ama, kesip biçtim, orjinali daha uzundu..Sevgi ve saygılarımla beğeninize sunarım.

Duygu,düşünce ve hayalleri
sözlü veya yazılı olarak
etkili bir dille anlatma sanatına
edebiyat denir
Bir anlatımın edebi ola bilmesi için
insanda estedik zevkler uyandıması gerekir
bunun içinsöylenen her şöz
her yazılan yazı edebi degildir
Diline saglık
Hüsamettin Sungur
TÜM YORUMLAR (2)