Yolcunun ıstırabı, sanmayın ki yoldandır,
Yüklerin ağırlığı, güçsüz kalan koldandır.
Şâhâne az bulunur, bahâneler boldandır.
-İpi kısa olanlar, kuyuya derin diyor,
-Yandım Allah yandım, su verin diyor.
Kimlerin neyi yoksa ondan feryat ederler,
Kurtları koyun sanıp, arkasından melerler,
Olmayana göz diker, olanlar benim derler,
-Dünyayı versen yetmez, insanoğlu doyumsuz,
-Dışlarıyla riyakâr, içleriyle uyumsuz.
Ham hayaller peşinde safi gönül eğlemek,
Hiç değeri olmayan çok sözleri söylemek,
Hovardaca harcayıp, vakti ziyan eylemek,
-Havayı bulandırır, gidişi zora sokar,
-Nefisler isyan eder, nefesleri pis kokar.
Nasıl duymak isterse, öyle anlar her sözü,
Nasıl görmek isterse, öyle görüyor gözü,
Gönül kapısı paslı, örümcek sarmış özü,
-Kalpleri katılaşmış, üstünü yosun tutmuş,
-El-âlemle uğraşıp, kendisini unutmuş.
Anlamaktan kaçıştır, sorulmayan sorular,
Her türlü firarinin, kahredici sonu var,
Soru cevap arayan, en mukaddes konular.
-Bedeli ağır diye, bilenden sorulmuyor,
-Beden aklı ben diyor, Ruh için yorulmuyor.
Bir vekile sığındık, ters düştük vekillere,
Çok şükür bağlanmadık, manasız şekillere.
Verdiğimiz her mesaj, gelecek nesillere.
-Çağdaşlar bizi bilmez, bilse işine gelmez,
-Çok şükür ki Rabbime bu gölge hiç yükselmez.
Kâinatta ki her şey, benim olsa ne çıkar?
Bunları bina eden, bir gün başıma yıkar,
Gönlüm aşka müptela, ne usanır ne bıkar,
-Ölüm; en yakın zaman, doğum denen milada,
-Hangi ten kimde kaldı, hangi canlar dünyada?
08.02.2011…Mustafa YARALI
Mustafa YaralıKayıt Tarihi : 8.2.2011 19:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!