Yolcunun İlahisi Şiiri - Hüseyin Kaya

Yolcunun İlahisi

bu ten sunak mı suna
bu aşkın korkusuna
hüznü azık mı verdin
kalbinin yolcusuna

sen benim kalbimi bilmezsin suna
doktorlar hiç bilmez
babam da
bilmezsin hangi nehrin içime dolduğunu
deli taylar misali koşarken gözlerinde
aslında zavallı bir bakarkör olduğumu
sen benim kalbimi bilmezsin suna

ağrımadan geçemedim ben bu hayatı
geçemedim özenmeden kuşlara ceylanlara
bilseydim içimde bu atıldığım kuyuya
bilseydim kervanların uğramayacağını
bağlanırdım bir yakub’un ak düşmüş saçlarına


II

sen mağrur esirleri bilmezsin suna
hayatı bir yük gibi boşanarak sırtından
içindeki en yüksek dağa kaçanları da
bilmezsin bu ağzımı kan eden ilahiyi
içimden katar katar geçen intiharlara
her akşam ninni diye söylediğimi

çekilirken sessizce kalbimin doğusuna
doğrudur yıldızlara bakarak ağladığım
ruhumu çok uzakta bir deniz kıyısında
gözlerinden yaralı ak bir gemi sandığım
doğrudur güneşsiz ateşsiz ısınarak
yağmursuz ıslandığım

yine de yürürüm
çölümü ve yolumu taşıyarak içimde
bu hayatı, acıyı mil çekip gözlerime
yine de yürürüm

gün gelir göğümde sessiz bir yıldız gibi
kalbimin çamuruna yeniden bürünürüm
ki benim kalbimi bilmezsin suna

suna bu yol bu hüzün
yakar kül etmez közün
vuslat da firkat olur
düşer aynama yüzün

III

senden sonra içimde tek hüzün kaldı suna
her şey geçti masaldı her şey masaldı suna

daha yaşamak deme sevmek sevilmek deme
ne’m kaldı bağlayacak yüzündeki perçeme

bir bulut gibi sessiz gittin ve kaldı kalan
şimdi nasıl sunulur söyle sana adanan

ya döndür geri gelsin döndür gelsin gideni
ya da sen gel ağula aşk bildiğinle beni

sen gittiğinden beri bitmez güzdeyim suna
dökülsün yapraklarım ben o sözdeyim suna

Hüseyin Kaya
Kayıt Tarihi : 29.6.2001 02:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

TÜM YORUMLAR (28)