YOLCULUK ŞİİRLERİ

YOLCULUK ŞİİRLERİ

Şükrü Kahraman

Bir tek ben miyim yolun sonundaki Hani nerde sağımdaki,solumdaki Buraya kadar mıydı bu yolculuk Demek bir ben kaldım son konuk
..

Devamını Oku
Bestami Tatar

vaktinden uzun süren bi yolculuk...hey huysuz ne zaman döneceksin evine. bak annen patates kızartmış yanında da demlenmiş bi çay. ne zaman oturup yiyeceksin bunları. aç degil misin yaaa..karnını gene kimlerle doyurdun sen..anlamak ne kadasr zorrrrrr
..

Devamını Oku
Hikmet Arslan

Yıldızlara yolculuk var bu gece
karanlıktan aydınlığa
umutsuzluktan sonsuzluğa
bir yüreğin küllerinden doğuşu var
bu yolculuğa bütün sevdalar ağlar


..

Devamını Oku
Abdülkadir Selçuk

Son baharda kırılan bir dal gibi
Rüzgara teslim olan yaprak gibi
Solup giden gonca güller gibi
Bulur insanı son yolculuk

Gelemem denizmez, kaçıp gidilmez
Zamanı gelince ömür saati işlemez
..

Devamını Oku
Ramazan Külye

Gönülden seviliyorsan eğer sen,
Mahkûm etme seveni Gönlüne.
Özleniyorsan eğer her daim sen,
İnanmaz sana söyleyen Gönlüne.

Bir umut ki her daim olacak,
Hayallerindir belki olmayacak,
..

Devamını Oku
Şükran Beşışık

Akşamın gölgeleri yerini gecenin karanlığına bıraktı.O-da hayalini kurduğu gül ağaçlarının, arasında uyuya kaldı.Sabaha kadar tatlı rüyalar gördü, ufkun eğri büğrü çizgilerinden geçerek Saman Yoluna yolculuk yaptı…
..

Devamını Oku
Ramazan Canlar

Benimki umuda yolculuk
Sen artik bensiz kalacaksin
Ben sensizlige alisirken
sen beni arayacaksin
Benimki umuda yolculuk
Sen kendinle kalacaksin
Yoklugumu hissedince
..

Devamını Oku
Sermin Engin

İçime sızan sabah yeli,
titretti durdu duygularımı
sessizce yüreğimde,
son durakta gibi.
Bu yolculuk son olsun!
Son yolculuk olsun!
Sislerin ardında kayıplara karışan, martılar gibi...
..

Devamını Oku
Tunç

Bir yolculuk öncesi seni görmenin heyecanı doruğundayken beni bekliyordun son durakta adettendir önce tokalaştık elin elim ağustos sıcağını yakarken bu gün yine yıllar sonra elin elimdeydi son durakta
..

Devamını Oku
Mustafa Atalay

Karanlık çöker vuslat gibi geceme, ışıklar sönünce gözlerimle beraber. Uzun bir yolculuk başlar... Görmesemde duymasamda kimseyi.
..

Devamını Oku
Abdullah Ecevit

Zamansızlık koyunda, gemiler demir alır.
Ruhuma üfürülmüş, sevda yakar başımı.
Aklını azat etmiş, bir münadi haykırır,
kalmasın ehli sevda, yüklensin telaşını.

Zamansızlık koyundan, geçmişe yolculuk var.
Yolculuk var, geçmişe götürecek gemiler.
..

Devamını Oku
Yasin Sarı

Şiir yolunun kutlu seferi
Seninle yoculuk güzel başkanım
Senki bu yolun atlı neferi
Seninle yolculuk güzel başkanım

Yoruldun amma yılmadın
Yinede yürüdün durmadın
..

Devamını Oku
Halenur Kor

İZAHİ MÜMKÜN OLMAYAN BİR YOLCULUK…

Durgun bir su üzerinde yalpalayan, yavaş yavaş süzülen, sarı - kızıl bir çınar yaprağıyım ben… Kurumuş, sararmış yüzüme berrak bir yağmur damlası düştü… Şeffaf bir inci tanesi gibi dupduru… Bir mercek misâli yüzümdeki hüznü büyüttü…Elemlerin görünmez çizgilerini gözler önüne serdi. Her çizgide bir keder nakışı…

O minicik damla, yaprağın üzerinde yavaş yavaş kaydıkça, deşifre olan bir bilmecenin çözümü gibiydi gören gözlere… O yaprak bendim, o yüz benimdi ama, onu kuşbakışı seyrederek çözen de bendim. Gözlerim, tepeden kendi içimi, iç âlemimdeki kederler yumağını yavaş yavaş çözüyordu. Girift bir karmaşayı, akan bir damla su yol yol aydınlatıyor, kendi acılarımla yüzleştiriyordu. Sessizce kayan yaprakta, benliğim ara ara acıyla kıvrılıyor, bazen sükûn içinde, bir sessizlik melteminde kayıyordu…Kimi zaman, o kurumuş damarlara, ışığı umut olan bir cansuyu yürüyor, kimi zaman canı çekilen bitkin bir vücut gibi sonsuzluğa akıp gidiyordu…

Bu berrak damlaya vuran gün ışığında ısınan inci tanesi, çarpıntısı azalmış kalbe, adı açıklanmayan bir enerji olup can katıyor, kurumuş yaprağın sararmış yüzünde emsâlsiz bir yeşil filizlendiriyordu… Bir berrak su damlası, büyüyen, büyüyen bir umut şelâlesine dönüyor, can veriyordu…
..

Devamını Oku
Erhan Ekmekçi

Falıma baktı falcı kadın: 'Yarınlar güzel olacak' dedi. Nedense inandım. Sevdiğim dedim; 'üzülme oda olacak' dedi. Mutlu olacakmışız, çok sevecekmişsin beni, tabi ben de seni. mavinin kıyısında yeşil bahçeli ve yine mavi renkli bi evimiz olacakmış. Tam inanmaya başlamıştım senin öldüğün aklıma geldi. Tutamadım kendimi söyledim. 'Biliyorum fazla ayrı kalmıyacaksınız, hazırlan yakında yolculuk var' dedi
..

Devamını Oku
Nihat Malkoç

Dört kişinin omzunda başlar uzun yolculuk
Sararır gül benizler,kesiliverir soluk! ..
..

Devamını Oku
Selma Güneş

Bir tv kanalında ülkemizde yetişen çeşitli nimetler hakkında bilgiler veriliyordu.Yayında konuk olan Prof.meyva ve sebze tohumlarını çöpe atmayıp kurutmak,daha sonrada piknik alanlarında, yolculuk yaparken mola verdiğimiz yol boyunda, bahçelerde, saksı olabilecek kaplarda ekerek gelecek nesillere birer meyva ağacı bırakmayı önerdi. Bu düşünceyi çevremdeki herkese aktarmayı düşündüm. Sanırım bir çoğumuz ihtiyaç duyduğumuzda, nasıl olsa pazardan,manavdan, bahçelerden buluyoruz meyva ve sebzeyi, peki elinizle toprağa bir tohum yerleştirmenin, bir can katmanın mutluluğunu, hazzını duymak istermisiniz. Hadi başlayın! ! çekirdekler, tohumlar çöpe gitmesin.Bu seferberlikte katkınız olsun. Bir ağacınız olsun gelecek nesillere, meyva olsun, kağıt olsun,mobilya olsun, ekonomiye damlaya damlaya katkılarımız göl olsun. Çocuklarımıza bunları öğretelim. Onlarda hem vatan toprağına sahip olmayı hem üretmeyi öğrensinler. Her fidan bir can içindir.
..

Devamını Oku
Kazım Karagöz

Bu yolculukta hergün geçiliyor duraklar,
Bu ebedi yolculuk selvilikte duraklar.
..

Devamını Oku
Kazım Karagöz

Siyonist icadıdır sağcılıkla solculuk,
Yapılan bu tür şeyler kıyamete yolculuk.
..

Devamını Oku
Zeynel Abidin Aygün

Bir yolculuk düşlüyorum,
Kimseye sormadan çıkılan
Bağımsız,
Günler ve aylar öncesinden
Proğramlanmamış
Plansız...

..

Devamını Oku
Halenur Kor

(Çocuk öyküsü)

Araba, yokuştan yukarı doğru, ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla uzanmış yolda, aheste aheste gidiyordu. Yolun iki tarafında bulunan ağaçların yemyeşil görüntülerini seyrederek yolculuk yapmak insana büyük bir haz veriyordu. Peşpeşe giden otomobillerde yolculuk yapanlar her zaman büyük bir mutluluk içinde bu manzarayı seyrediyorlardı. Ama yokuşun başında öyle bir yer vardı ki, arabalar orada ''zınk'' diye durur, arabanın içindekiler,''Bu da nerden çıktı'' diye söylenirlerdi. Bu söylenmelerinin sebebi, yokuşun hemen başında aniden önlerine çıkan bir ağaçtı. Ağaç çok sevimli, sağlıklı, gürbüz ama yapayalnız bir ağaçtı. Dallarını gökyüzüne uzatmış, dua eder gibiydi. Belki de gerçekten dua ederdi, kim bilir?
Yalnız ağaç,yokuşun başında görünen her arabada birden irkilir, titrer, dallarını daha da yükseklere kaldırarak:''Allahım, ne olur beni görsünler, görsünler de bana çarpmasınlar. Kazaya ben sebep olursam çok üzülürüm. Hem de o zaman beni keserler...Ah, ne olurdu ben de diğer ağaçların yanlarında olabilseydim. Böyle devamlı korkarak, yüreğim hoplayarak yaşamaktan bıktım. Ben insanları çok seviyorum. İstiyorum ki, onların da beni gördükleri zaman yüzlerindeki tebessümleri silinmesin. Kaşları çatılmasın. Ben de onları gülerek selamlıyayım. Peşlerinden el sallayıp iyi yolculuklar dileyeyim. Benim yüreğimin hoplamalarına arkadaşlarım da çok üzülüyorlar. Ama ellerinden bir şey gelmiyor. Tutup beni kenara çekemiyorlar ki...''diye üzülüyordu.
Birgün o beldeye, çok çalışkan, doğayı seven, her şeyi düzenli yapmaya çalışan bir belediye başkanı geldi. Yeni çevresi, onun gelmesiyle pırıl pırıl, gözle görülür bir düzene kavuşuyordu. Çok çalışarak ve sevecenliğiyle, kısa zamanda herkesin sevgisini kazanıverdi.
Belediye başkanı, çok konuşulan bu yolu görmek istedi. Birkaç araba peşpeşe gelip yokuşun başında durdular. Ağaçcığın yüreği ağzına gelmişti. ''Eh artık sonum geldi. Beni keserler artık,''diye gözyaşı dökmeye başladı. Ama belediye başkanı öyle tatlı, öyle sevecen bakıyordu ki, ağaç şaşırdı. Duydukları karşısında da kulaklarına inanamadı. Şöyle diyordu belediye başkanı:''Şu güzelliğe bakın, şu ihtişama bakın. Keşke bu ağaç benim bahçemde olsaydı. Hadi arkadaşlar! Şu yolu biraz aşağıya doğru yapalım. Bu güzel ağacın etrafına da yeni fidanlar dikelim. Yol biraz daha aşağıdan gitsin. Hem kaza olma ihtimali ortadan kalkar, hem de bu yokuşun güzelliği bir kat daha artar. Görüyor musunuz, keselim dedikleri bu ağaç, buranın daha da çok ağaçlandırılmasına, yeşermesine sebep oldu. Bu, benim ağacım artık...''
O yokuş, o günden sonra bu çalışkan belediye başkanının adıyla anılmaya başladı. Sevimli ağaçsa, artık korkmadan, başı dik, yanındaki küçük fidanlarla sohbet ederek yaşadı...
..

Devamını Oku