Bazen berbat bir ‘sıkışmışlık’ duygusundan sıyrılabilmek için kendime hayali seyahatler icat ediyorum. Bu his daha ziyade bildiğim, tanıdığım dünyayla arama mesafe koyma arzusuyla ilgili. Geçenlerde bir arkadaşıma anlatıyordum: “Bir gemi olsa, olmayan bir ülkeye doğru öylece binip gitsek. Geçmişe dair yanımıza hiçbir şey almasak” dedim. Ama sonra o çıplak yalnızlık hissi ürpertti beni. Aniden “Sevdiğimiz şiir kitaplarını, şarkı söyleyebilen güzel sesli kadınları, kekremsi şarapları, hatta mümkünse biraz da yeşil erik alalım” dedim. “Olabilir ama istersen kitap yerine direk şairleri alalım, hem zaten sen bazılarını da tanıyorsun” diye dalgasını geçti benimle. Hemen itiraz ettim tabii. “Yok istemem, ben aralarında bir süre gönüllü bulundum, hâlâ ara sıra ziyaretlerine gider, onlara hayatın sıkıcı gerçeklerinden bahsederim. İyi çocuklardır ama mümkünse biz sadece yanımıza onların ‘sonsuz’ mısralarını alalım” dedim.
YERYÜZÜNDEN SÖKÜP ATAMAZSINIZ!
Hakikaten bir süre zamanın ve hayatın tutsaklığından kurtulup ufuk çizgisine bakarak sadece sevdiğim şiirleri okumak isterdim. Şair Ahmet Güntan’ın söylediği gibi “edebiyat dünyayı araya sokar, şiir dünyayı aradan çıkarır” çünkü. O saf şiir için edebiyatın unutulması gerektiğine inanıyor. “Şair olunmaz, doğulur” diyor. “Ya öylesinizdir ya da değilsinizdir” demek istiyor açıkça. Fevkalade haklı. Onları tanırım, dedim ya aralarında biraz bulundum. Edebiyatçılara karşı da biraz mesafeli ve ‘acımasız’. Onun şiir üzerine yazdığı makaleleri okurken hınzırca gülümsedim. “Edebiyatçı doğulmaz, olunur” diye ekliyor sonra.
Şairsiz şiirin korunabileceğine pek inanmıyor sanırım. Burada yollarımız biraz ayrılıyor. Ben şiirin şairden çok daha güçlü olduğuna inanırım. Bu düşüncem, yazının yazarından daha önemli olduğu inancından biraz farklı. Şiir, kâinatın var oluşundan bu yana sebebini insanın içine sır olanda bulduğu, kelamın hayata en ‘saf’ haliyle dokunabildiği o sihirli ânın tezahürüdür. Şiir sevmeyebilirsiniz, onun hakikatine vakıf olamayanlar gibi küçümseyebilirsiniz ama has şiirin gücünü reddedemezsiniz, onu bozamazsınız, yok edemezsiniz. Yeryüzünün kabuğundan söküp atamazsınız. Toprağın altında çürütemezsiniz.
..
Veda ettik eşe, dosta, çocuklara
Yolumuz taşraya uzanıyor yine
Yol üzerinde evler, sessiz, sakin
Sanki birer misafirhane.
Gece ıssız, yolcular uykuda
Gidiyoruz, yeni görev yerine
..
Boynu büküklükmüdür, o
Yoksa kalbin tenha ufuklarına yolculuk
Unutulmuş bir özgürlük mücevheri
Hayır! Hepsinden öte bir uyanış.
Gözlerinin kapağı kadar ince,yakın ve uzak...
Bildiğin aslında tattığın bir uyanış
Feza kadar uzak ama gördüğündür yalnızlık.
..
Başını ak saç almış anneciğim
Dertli rüyalara dal anneciğim
Sanma birgün geçer bu dertler
Yaşlı gözlerini sil anneciğim
O güzel kalbini al eline
Unutma geceden sonra gece var
..
saat 04.00
treni bekliyoruz.
uykusunda tüm şehir.
sende uykudasın.
Ankara'ya yolculuk
hoşçakal Kütahya
hoşçakal kardeşim.
..
Ümit denizindeyim,yüzerim sessiz sessiz.
Düşlerimde sen varsın,olamam bilki sensiz.
Bir yolculuk çıkardın,kaldım şimdi kimsesiz.
Hüzün yaşattın bize,inan bilki sebepsiz.
Senin yerin başkadır,diyorsun bir sözünde,
Umarım doğru dersin,öyle olsun özünde,
..
Nerede olduğunu sormuyorum
Neremde olduğunu biliyorum
Ne olursa olsun yakınımda ol
Bunu can'ı gönülden istiyorum.
Kadere devamlı boyun eğilmez
Zaman bize ne gösterir bilinmez
..
Kapat gözlerini sımsıkı,
Ne trafik gürültüsü,
Ne azmanlaşmış duygular,
Hale’nin dışında, bırak şimdi...
bir yolculuk seninle paylaşacağımız,
şöyle insandan uzak insanca duygularla...
pamukları toplamış,
..
oysa sessizliğin
mor kadifesine bürünerek başlayan
kozmos içinde dolaşımlara
yeniden ve yepyeni başlangıçlara
tansığa açık bir pencereden
..
Bir yıldız düşer her akşam gözlerime,
Düşlerimin yolunu beklerken.
Senin için...
Gözyaşlarımın sularında durmak güzeldir,
Biraz uzak yolculuk yüklendi içime,
Mevsim kış...
Aylardan 13 ocak....?
..
Şimdi sürgün vakti yolculuk meçhule
Ne varsa sana ait olan hepsini yükle
Kal bu akşam da gel gitme derlerse
Veda zamanı geldi artık kendinle bile
Bu son gemi şimdi demir alacak limandan
Ne güle güle nede sallanan bir el kalkacak
Dert etme bu belki son yolculuğun olacak
..
ASIL
Hamilinle birlikte basacaksın asır’a
Ömrün perdelerinde başlanacak fasıl’a
Birgün bitecek hayat,ömür denen fasıla
Başlayacak yolculuk hayalattan asıla.
R.Poyrazoğlu
27Arlk.1989
..
sözlerden gözlerden güçlü
dilli kokular
başlatır karşı yolculuk
konuk olursunuz
uzak zamanlara
baldi kanatlı
..
Ben evimdeyim bu gece sıcak koltuğumda,
Koltuğundaydı gece hareketli yolculukta,
Sonsuzlukta bir bakış kaldı,arkalarda,
Yamaçlarda bir virane kaldı,yapayalnızlıkta
Düşen beyaz kanatlı,beyaz dev,demirden
Ah bilmezmisin canımız narin etten.
..
Bugün yaktın yine beni,
İçimdeki yangın sönmez.
Yelken açtım sensizliğe,
Bu sonsuz yolculuk bitmez.
Sensizlik cehennem gibi,
Fırtınalar içindeyim.
..
usumda yolculuk
örüyor ivmeler
zaman geride kalan
yinelenen gün değil
değişmezin yönetiminde
her şey
..
Bir bitkin anne, bir ağlayan çocuk;
Bir ince yankı, pejmürde yolculuk.
Gözlerde tuzlu yağmur: oluk, oluk...
Ölüm ve ayrılık, karmaşık düğüm;
Bir varlığın ruhundan geçen zulüm...
Ancak gözümü yumdukça gördüğüm:
..
Karanlık bir gecede sirenler çalar
Gayb dan bir ses, yolculuk var der
Amelleri sırtında uzayan yollar
Uzadıkça yollar alnında keder
Kaybolmuş bir halde rahmeti arar
Dilinde tek dua beni dünyaya gönder
..
Sana olan düşkünlüğüm
Zayıflığımdan değil
Acziyetimden,
Ya da çaresizliğimden de değil
Sen bunu anlamazsın ki
Bilemezsin de
..