YOLCULUK ŞİİRLERİ

Dehşeti korkulu,ebed memleketine yolculuk
Ömür az,sefer uzun,yol tedariki yok
Aciz elemlere, maruz kalınacak bir yolculuk
Kuvvet yok,kudret yok,görünecek yüz yok....

İnsanı dünyadan ayıran bir ayrılık
Hayır yok,amel defteri kapalı,yollar bulanık
..

Yolculuk bu hayatım
Yollarım çok
Bilmeden yollara karıştım
Koşarım çok
Bazen zorla adım attım
Anılarım çok
Hayallerime genelde ulaştım
..

yine değişirmi?
hep aynıyken
değişmesi istenen
bu yolculuk biter mi?
bitmesi gereken yerde
..

İzinsiz bir devrim yaptı AŞK
SOL yanında ince bir sızı
SAĞ yanında bitmez gurur..
..
Yolculuk nereye..!
Ey sorumsuz AŞK..

..

ADAM GİBİ ADAMDI (HİKAYE)

Ilık bir sonbahar rüzgârının gönüllere ferahlık veren, tenleri tatlı dokunuşlarla gıdıklayan bir günde, güneşin günün son saatlerini keyfince geçirdiği saatlerde Erzurumdan Ankaraya esrarını içinde taşıyan bir yolculuk başladı. Seyir gecenin içine, karanlığına doğru ilerliyordu. Issız tenhalıklardan, tepelerden ve ağaçlıklardan kimi zaman çakalların hüzünlü şarkıları, kimi zaman sırlara salan gece kuşlarının gazelleri, gizemli ses karışımları, romantik ayı ve parlak yıldızları üzerinde taşıyarak şarıl şarıl akan ırmakların ve derelerin aşk şarkıları, yerleşim yerlerinde, viranelerde ise köpeklerin aya karşı, geceye karşı, kırık kalpli ulamaları belki de yalvarışları zifiri karanlığa ses veriyordu. Bazı sesler nakaratlı seslerle yürüyen ve havaya soluyan rayların sadık dostuyla geceye renk katarken bazısı hüzünlendiriyordu.

......
...
..

Öncesi ve sonrası olmayan, eşi ve benzeri bulunmayan, yalnız, tek ve yek olan bir aşka mahrem gerekmez. Mahrem sırlar sarmalında örgülenmiş yaşamların, bu aşk düzlüğünde ve berraklığında gizlenmesi yada tutunabilmesi saçma. Üşüyen birinin ateşten kaçması gibidir. Ama ateşe yaklaşmakta her üşüyenin kârı olamayacağına göre; aşk mahpuzların ve mahpusların da kârı değildir. Kendine gem vurdurmuş sevdalar ve belirli kalıplar içinde sıkışıp kalanların hasleti olamaz aşk.. Uzun süren bir yolculukta varış noktasıda değildir aşkın adı... Aslında yolculuğun bizzat kendisi olabilir ve vuslatın temennisinde hasret tükenmiyeceği gibi, sonun görünmesiylede yolculuk bitmeyecektir. Sonsuz olmalıdır, bir kopyası mevcut olmamalı velhasıl yalnız ve yalnız tek olmalıdır. Her mahlukta olacağı gibi her mahlukatında erişemeyeceği bir tırmanış olmalı. Sırtında biriktirdiğin her zerre; gün gelip dağlar oluştursa da zerre zerre yük artırmaktan olsa gerek, sırtında dağları yüklenebilmek. Yoksa bir seferde dağları yüklenmek haddimize değildir. Onun için kimseye taşıyamayacağı yük yüklememiştir. Omuzlarına binen asil yükten mahrum kalma sancılarının ardında ya tabansız yürüyüşler yada tavansız bekleyişler vardır. Ya yürüyecek yol yoktur, yada yürüyecek cesaret sahibi veya sahibesi....
..

Meleğim iyi geceler
Uyku gemisi beni bekler
Yolculuk varmış şehr-i rüyalara
Seni de götüreyim izin ver...
..

İKİ kişinin başlayıp, bitecekse de iki kişinin bitirmesi gereken meselede taraf sayısı arttıkça boğulduk
BİN pişmanlık belki bunadır; sevmekten, söylemekten, uykusuz gecelerden, sanmasınlar ki yorulurduk
ON yıl sonra görüşürüz demiştim aşk doktoru (!) kankine, göreceksin bana göre ömür boyu bu yolculuk
BEŞ karış suratlarla önceki yılın son günü aynı otobüste, kadere bak ki yine birbirimizle sessizce buluştuk
..

dönülmez yollara gittiysen eğer,
devam et dostum ilerlemeye değer,
yok inatsa yolculuk maksadın,
yorulur yürek dönmeye boyun eğer..........
..

Her yolculuk biter
Ve her yol bir yere gider.
Zaman dediğin; çıldırmış ruh hastası
Gücünün yettiğine zaten olmaz insafı.
Ne baharlar geçer,
Ne yağmurlar yağar daha toprağa.
Çiçekler doğurulur bağrından
..

Bir yolculuk düşün;
Adı aşk olsun,
Kalan zaten senindir,
Gidene aşkolsun...
..

ve yine bir hüzün kaplar gözleri
boğazlarda düğümlenenler lal olur konuşamazsın
ve yine bir yolculuk baslar ötelere
memleket dediğin hasret olur unutamazsın
..

KIZIL DÜŞLERE YOLCULUK (HİKAYE)

Hayata atılan ilk ve büyük adımlar tüm insanlarda olduğu gibi tüm varlığı ve yeniliğiyle onun da kalbine kazılmış, belleğine yazılmıştı. Çocukluğunda düşlerini kurduğu uzaklardaki kızıl bir tepeye bir yolculuğu vardı ki onu hatırlamaması mümkün değildi. Nereye giderse gitsin bir adım uzakta, yürüme mesafesindeydi kırmızımsı düşler, kırmızı hayal kırıklıkları, güneşin doğuşuyla hayatlar saçan kızıllığın aksine bir kâbusa dönüşerek yok oluşlar saçan kızıllar. Özgürlüğe giden, binbir çiçekli bahçelere açılan ve gönül bahçelerini süsleyen düşlere dönüşen bir kapı ebediyen kapanmış, kızıllığın büyüsü kara bir büyüye dönüşmüştü. Artık bu kızıllıkta yaşayan aydınlıklar şehri içinde tüyleri diken diken eden ürpertici uğultularla binbir çığlık içinde derin bir üzüntü, garip bir korku eşliğinde ölüm kol geziyor, tüm hayat korkunç canavarların dişleri arasında parçalanıyor yok olup gidiyordu.

.....
..

Tren bahara yolculuk yaptı
Raylardan bağımsız kuşlar uçtu
Her uçuş bir başlangıçtı kuşlar için
Her başlangıç bir sondu raylarda...
..

Biliyorum sana yapamıyoruz kulluk
Bu dünyanın sonu öbür dünyaya yolculuk
Her yolculuk için yapmak gerekir yolluk
Ama biz dost doğru ne namaz kıldık ne oruç tuttuk

Bu dünya yalandır yalan
Ne kadar büyük görünse de küçüktür inan
..

Ve son sözünü söyledi şair, ölüm çok soğuk
Kim demiş, dünyada bakidir sonsuzluk
Herkes için elbet bir gün biter bu yolculuk
Hesabını iyi yap dünyada, çünkü ölüm çok soğuk
..

Uzun bir yolculuk sonrası ihtiyaçtır aslında dinlenmek
Ve ruhunu okşamasıdır asıl olan sevmek
Asıl istediğim şey ne ruhum için sevmek nede bedenim için dinlenmek
Tek arzuladığım sen ve senin yokluğunu dahi beklemek
..

Umuda yolculuk ediyodum sanki engin denizlerde, bir gemi içindeyim sadece sevgi, sadece mutluluk dolu bir gemi ama ben yinede yanlızdım, kendi yanlızlığım.
Dalmışım denizlerin maviliklerine zaman zaman martılar peşimizde yunuslar atlıyordu neşe ile ama ben yinede yanlızdım, sadece kendi yanlızlığım. Belkide denizin içinden bir denizkızı çıkmasını alıp benide mutluluğa götürmesini yanlızlığımı paylaşmasını istiyordum kendimce, uzaklardan bir gölge ama çok uzaklarda bana doğru yaklaşır gibiydi yaklaşıyor yaklaşıyor evet belkide denizkızı geliyor du neden olmasın hayallerimi süsleyen güzellik...
Oysaki herkez dans ediyor gemide çılgınca eğleniyordu birbirlerine söylenen aşk melodileri kulaklarımı çınlatıyordu beni neden dansa kaldıran yoktu? birden bir ses benimle dans edermisin? mennunniyetle olmuştu cevabım, unutturacaktı belkide yanlızlığımı bana alıp götürecekti mutluluğa bana bakışı içimi sızlatıyordu yoksa denizkızımıydı, balıkların oynayışları, martıların çığlıkları arasındaydı dansımız bize eşlik eder gibiydiler hiç bitmesini istemediğim gece başlar gibiydi gönlümde, yanlızlığımdan kurtulur gibiydim seninle.

Kollarımda ki benim değimim'le denizkızının hiç gitmesini istemiyordum oysaki kara gözüktü gemi limana yaklaştı denizkızı bir anda denizin eşsiz maviliklerinde kayboldu, sadece bir kaç saatlik aşk gezisiydi yaşadığım ne kadar kısa olsada her şey çok güzeldi gözlerimi kapattığım anda bana bakan, dünyaya umut dolu yaklaşan denizkızı'nı görebiliyordum her defasında kısada olsa mutluluk verici danslarıyla gülüşüyle bakışlarıyla, neredesiz DENİZKIZI
..

Dümeni burulur bir geminin,
Uzak bir limanda.
Gerilir halatları,
Ve dumanı düğümlenir
İçlenir bacasında.
Sürüklenir yalın ayaklı bir gece,
Azgın okyanus sularında;
..

Yüreğimi saran bir kor,
Her geçen gün alev oluyor.
Yüreğimde bi hançer,
Her geçen dakika daha da yarıyor.
Yüreğimde son bir umut,
Her geçen saniye yok oluyor.
Varsın gidenler gitsin,
..