Amansız ve kimsesiz sadece tek başına
Yalnız olmak için değil yanlızlık yolculuğuna
Bilinmeyen yönleriyle bilinmesi gerekenle
Yine de çıkılmaktadır bu yolculuğa
Bunu adı yolculuktur belki de varoluş
Her adım atışında kendinden umutsuz
..
dününe bu kadar sadık ve yarınına bu kadar düşman bi adamdan söz ediyorum yine...
bu adam ki kimi sevmek istese bulurdu kendini dünün kanayan yerinde ve bu yerin derinliklerinde bazen bi kadına olan sadakatin ihanetini ve bazen de bi dostun düşmanlığını görmek hiçte zor değildi...
ve geçmişe yapılmış olan her yolculuk,daha da eskitirdi geleceğini ve bir o kadar yenilerdi geçmişini..
..
Gönlüme baharla bak nasıl çöktü gariplik
Hasreti, elemi hep dokudu iplik-iplik
Sonu meşhûl yolculuk, çekilmiyor sensizlik
Ömrümüzün sonuna oyun var bir perdelik....
İstanbul, 11.05.2000
..
= TOLSTOY = 000.000.007 = ALTIN KALEM YAYINLARI =
“KREUTZER SONATI” Adlı Kitaptan Kısa Bir Anlatı:
{…+.+.+…} Bütün yolculuk boyunca yol arkadaşlarıyla tanışmaktan, ya da herhangi bir ilişki kurmaktan titizlikle kaçınmıştı. {…+.+.+…} (020/01) 02.10.2009 01:54:19
..
"KREUTZER SONATI" (TOLSTOY) Adlı Kitaptan Kısa Bir Anlatı:
/ Yollara düşmüştü. / > olduğunu keşfetmişti. / Ruhundaki tedirginlikten kurtuldu. / Hayatı daha derinlemesine yaşaması, daha çok şeyler görüp daha güçlü izlenimler edinmesi gerekiyordu. / Baba ocağında / hayatının tek aşkı bekliyordu. / Çocukluk duygularıyla karışık tertemiz bir hayranlık / Ev hayatının huzuru içinde dinlenir. / Bir yuvayı mutlu etmeye / Bahar erken gelmişti. / Yolculuğumuzun ikinci günüydü. / Boyuna sigara içiyordu. / Onun yanında, konuşkan, neşeli. / Saçları vaktinden önce ağarmıştı. / Bütün yolculuk boyunca yol arkadaşlarıyla tanışmaktan, ya da herhangibir ilişki kurmaktan titizlikle kaçınmıştı. / Okumasına, sigara içmesine devam ediyor. / Konuşmaya başladı. Ortalık yatışıp da gürültü kesilince. / Tatlı tatlı gülümsüyordu. / Gitgide daha çok okuyor.
..
“YALNIZLIK” Adlı Romandan:
Bir gece süren yolculuk hakikaten fevkalade yorucu olmuştu! . / Üstleri başları da toz toprak içindeydi! . / Kendi köşesinde dimdik oturuyor! . / Bir sıra ufak palmiyelerle çevriliydi! . / Gözlerindeki karanlık dağıldı, bakışları aydınlandı! . / Bayrağı dalgalanıyordu! . / Her zamanki titizliği ile! . / Her haliyle insana hürmet telkin eden! . / Buradaki ikametgahınızda rahat edeceğinizi ümit ederim, efendim! . / Oğlunun cılız nemli parmaklarını hala onu herkesten korumak istermişçesine sımsıkı tutmaya devam ediyordu! . / Gözlerinde bir ümit ışığı parıldayarak düşündü! . / Akasyalar çiçek açmıştı! . / Her tarafta bir hareket ve hayatiyet vardı! . / Bak, baba, ne güzel değil mi? . { 18 Kasım 2012 Pazar 15:41:46 }
..
Bazan,başımı omuzumun altına alıp,
Başka birşey almadan elime,
Ye yemek, ne ekmek,ne su,
Bir kaçış bu,bir yalnızlık duygusu! ..
Hatta elimden gelse,bedemimden bile! ..
Hafif,kuş gibi yolculuk bu,kendine! ...
Ufuklara açılıp,en sonu görmeden,
..
1-Aşk, asıl kaynağından; Yaratan’dan yarattıklarına doğru yönelen bir yansımadır.
2 - Asıl sevdiğimiz çocuklarımız değil, onlara sarf ettiğimiz emektir. Bunun tersini söylemek insanın kendisini avutmaktan başka hiçbir işe yaramaz.
3 – Okumanın, araştırmanın, sorup, soruşturmanın, istişarenin geçerli olmadığı toplumlarda şarlatanlar kahraman olur.
4 - İnsanın önüne çıkan yolların tamamının bir yerlere gidiyor olması önemli değildir. Önemli olan hedefine gideceği yolun hangisi olduğunu bilmesidir.
..
Her harften ayrı bir söz yarattım kendimce
Her satırını işledim ilmek ilmek
Dedim ki
Her yolculuk öncesi
Mutlaka bir şiir yazmalı insan
Döndüğünde okumayı ümit edeceği
..
“Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. Hem de hiç bir çaba harcamadan. Belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. istediğiniz düzeye erişmek o denli kolay ki… Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiç bir değeri yok ki. bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla bağdaşan hiç yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi değer verdiğiniz için. İçgüdülerimi hiç bir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiç bir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlenizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı dendim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım. Şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havaalanı ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum.”
― Tezer Özlü, Yaşamın Ucuna Yolculuk
..
Boyutlarda bir delik, dua Rab’be yolculuk,
Bazen boyutsuz bir hâl, nefislerden yoksunluk…
Başaramayacaksın, ruhun maddiyat ister,
Biraz fedakâr olsan, duanı kabul eder…
(1996)
..
Yolculuk saati geldi çattı
Şimdi hayatın acımasızlığı karşımızda
Mâzi bir daha gelmeyecek
Her bir hatıra bir hayal gibi
Deniz kenarında mutlu bir akşamüstü
Unutulmayacak bir rüya gibi
..
Zeyyat Şahin'e
Her yolculuk evsizlikten olma
Evi olmayan tutunamaz aşka
'Evlere aşk gerek' aşklara ev...
Hangi merdiveni tırmansam, göğsüm kekik kokulu,
..
Geleceğin gelmesi kadar onun kaygusuda bilmukabele düşündürücüdür. Siyaset ilminde ise feraset denilen bir duygudur ki geleceği görmeyi ifade eder... Geleceği görmek ne bir kahinin dudaklarından dökülen sözlerdir ne de bir fincanın içindeki telveden dökülen simsiyah fısıltılar. O ki okumaktır; dünden ve bugünden yarını okuyabilmektir. İşte o okuyuculardır ki atinin sinesinde saklı ve her atide de mazi dahi olsa onu taşıyan bir atiliktir sözüm. Geleceğin sayfası hep yenilenir ama düşünün ki bu sayfa her lahza biraz daha uzar ve büyür. Çünkü ezel bakidir ve atiye nakli sahitliğindendir. Kim derki unutulmuştur bu fasılada muhabbetini yitirmişliğini ıspatta delildir. Kaynak olarak göstereceğimiz deliller aklınızla sınayabileceğiniz türden olacaktır. Silsile denilen sürecler bütünündeki devamlılık bunu kalıcı kılmaya yöneliktir. ilmin yada mananın gelecekteki tasarrufu elbette sınırlıdır ama o sınırlı kesimi dahi okuyabilmek zor bir özelliktir. O özelliğin kazanımı gibi durum olamaz. O ilim doğuştan gelen bir gevherdir. Zamanla işlenen bu gevher elmas yada yakut hazinelerinden daha değerli olur. Hele bir milletin kaderine talip olmuş iseniz işte bu geleceği okuma özelliğiniz olmazsa olmazlardan oluverir. Varmıdır ki bu kader taşıyıcılarının omzunda yahut sırtında yüklediği milyonlarca insanın hesabını ferasetsiz kutsal menzile taşıyabilme özelliği.. İmkansız... Kader yükü taşıyan muhterem ve seçkin zümreler ferasetsiz yolculuk yapamazlar.. Onların yoldaki azığı ferasettir, haritaları feraset, pusulası ferasettir. Kim ki bu yüke hamal edilmişse feraset ilminden nasip almalıdır. Uğraşmamalı eğer doğustan yoksa bu ilme meyli. O zaman sözüm o zümrelere yükü taşıyan kişi olamasa da en azından yükün taşındığı küfe yada urgan olabilirler... Ne mutlu ki bunu kavrayıpta urgan olmaya yada küfe olmaya çalışanlara... Selam olsun...
..
Çalışmalarım iki ayrı çizgi içeriyor gibi görünse de (duygu durumu aktarımı /Kızılderili tarihi ve kültürü aktarımı) dikkatle incelendiğinde varılan sonuç İnsan.. Kendi yaşadıklarımı, hissettiklerimi ya da şahitliklerimi içselleştirerek tuvale yansıttım. Duyguların insan yaşamındaki yerini ve işlevini anlamaya çalışarak, öncelikle kendimi tanıdığımı keşfettim. Bu benim için bir dönüm noktası oldu. Çocukluğumdan itibaren okuduğum psikoloji kitapları ve hayal gücüm bir anlamda sanatıma rehberlik etti diyebilirim. Hayal gücü aslında insanın düşüncelerini serbest bırakması ve onun istediği yöne özgürce uçmasına izin vermesi demektir. Hiçbir zaman kuralcı değildir. Sınırları olmayan dünyalara yolculuk gibi... Engellenmeden ya da sınarlandırılmadan istediğini seçebilmek, yapabilmek ve hareket edebilmek, bastırılma kaygısı duymadan müdahalesiz olabilmek… Bu nedenledir ki eserlerimde imgesel olarak kullandığım ışık ve kanat, özgürlüğü temsil eder…
(Beşeri Duygular Resim Sergisi bülten yazımdan)
..
Yüreğimde bir kıpırdama var bu akşam
Nasıl söylesem nasıl anlatsam
Bir yolculuk mu var yoksa geldiğim yere
Yoksa bir gelen mi var kaçtığım şehre
Bilemiyorum...
..
Umuda yolculuk,eder olmuşuz,
Mevsim yaz olsada,güze dönmüşüz.
Mumlar yanıyorda, fer de sönmüşüz.
Ömrün ahı bitmiş, vaha dönmüşüz.
..
Ben her nefes soludukça, yolculuk sürüp gitmekte,
Adımlarımı attıkça, sayılı soluk bitmekte.
Ayaklarım yol almıyor, yol alan benim yüreğim,
Menzil nerde bilinmiyor, farkında olmak dileğim.
Yürümediğim bir an yok, gece gündüz yürüyorum,
..
Güneşli bir kış günü parkta dolaşırken gördüğünüz dalları çıplak bir ağacın yapraksız yalnızlığı insana hiç hüzün ama aynı zamanda da bir doğa keyfi verir mi? İnanın bana bir taraftan hüzün, bir taraftan da keyif veriyor. Yaprakları varken cıvıl cıvıl haliyle de, kışın çıplak ve yalnızken de! Doğa her zaman, her haliyle de insana keyif ve hüzün veriyor.
Yolculuk yaparken pencereden dışarı baktığımda dağlar da bana büyük keyif verir. Çoğumuz belki kanıksamıştır ama o görkemli, muhteşem, vakur, sırdaş dağların sessiz ve asil yalnızlığı; yamaçlarındaki ve güneşe arkasını dönen kısımlarındaki gölge ile birlikte zirvesine ve suratına düşen civelek, şımarık güneş ışınlarının aykırılığı; erimiş karların yarattığı kellik ile beraber kucaklaşan bembeyaz pamuksu kar tarlası; bir tarafta dağların üzerinde gururla yeralan orman ve bitki örtüsü, içiçe veya başka tarafında ise ormana nazire yaparcasına duran muhteşem güzellikteki görkemli kayalar; sanki dillenirler de bize yüzyıllarca başlarından geçen hikayelerini anlatırlar. Tamamen zıt şeylermiş gibi görünseler de, bir o kadar güzel, sıcak bir aile uyumu var sanki! Uyum içinde bir senfoni gibi rahatlar, dünyayla ilişkim kesilir, içime ferahlık doğar ve keyif alırım. Özellikle bu zıtlıkların uyumlu birlikteliğinden!
Bilmem hiç beton bloklar arasında boğulduğumuz şehir yaşamında, küçük kaldırım taşlarının yarım santimlik aralığından ben özgürüm, herşeye rağmen yok edemezsiniz diye adeta isyan ederek fışkıran çimler size mutluluk verdi mi? İster tanrının, ister doğanın gücü deyin ne önemi var? Bu bir gerçektir. İçimize hüzünlü ve buruk bir mutluluk çöker değil mi? Bana sadece mutluluk değil inanın güven ve umut bile vermiştir? Hangi konuda güven ve umut mu? Sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
..
yokluğun yine ağır basacak bu akşam,bütün cümlelerimde
acı bir tat kalacak dilimde yine
boğuk ve belirsiz çıkacak önce acım, dişlerimin arasından
sonra kulaklarına varmadan rüzgarın soğuğunda Yitip gidecek
belkide dizeler bir daha anlatmayacak seni
son kez dokunacak düşlerim düşlerinin tenine
belkide bu son yolculuk
..