YOLCULUK ŞİİRLERİ

YOLCULUK ŞİİRLERİ

Sabih Şendil

Dün gece yolculuk ettim düşümde.
Düz ovada dörtnal saldım atımı.
Ben,ömrümde ata binmeyen insan,
Dolaştım göğün yedi katını.

Köroğlu oldum Çamlıbel'de,
Deli - bozuk rüzgarlarla yarıştım.
..

Devamını Oku
Sabri Ceyhan

Günü gelen gidiyor,
öyle kalabalık da olmasa,
yolculuk devam ediyor.
Giden duayla huzura uğurlanıyor.
Dönüşü yok bu gidişin,
vedasız bir yolculuk bu,
sallanmaz ne bir el ne mendil.
..

Devamını Oku
Güneş Davenport

Seninle kucaklamak istiyorum herşeyi,
Sen mi itiyorsun, evren mi, belli değil...
Kollarım boşluğu dolanıyor,
Boşluksa, tüm benliğimi...

Gözlerine dalıyorum sıkca,
Selamlamak için yaşamı, derinliğinde...
..

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

bilirim ben özgeçmişlerinden şairleri.yaşadıkça vazgeçişlerinden ve her vazgeçişte hayata sarılmalarından...bilirim...uzak bir şehrin yalnız çocuklarıydık yorulmuştuk,yormuşlardı bizi...erken başlamıştık çabalamaya...biraz daha zaman vardı...parklarda dolaşmamız lazımda sevgililerle ama biz yapmadık hep hicran oldu eski şarkılar.her sokak bizim sevdiğimiz çiçekler gibiydi hepsine ayrı ad takmıştık.ben yazılarımla intikam alırdım yaşamdan...diğerleri meydanda yada ayrı sevdalarda...bu demek olmuyor ki biz aşk yaşamadık...yaşadık elbette...hem öyle aşklarki herkesi kıskandıracak ve şaşırtacak kadar sevdik...ovalar geçtik şarkılar söyleyerek...her aşk bizim için bir kitaptı aslında kütüphane raflarına kaldırdığımız...yollara çıktık kaybolduk...bir gün geri döndük girdik odamızın kütüphanesine açtık eski kitapları kaldırdık tozlu raflardan...her defasında her yolculuk sonunda yaptık bunu...her defasında üzüldük...
benim en sevdiğim çiçek yalnızlıktı kalbimin boş odacıklarının sokak adıydı...ben hep sevdim onu...ayrılmadık hiç bir zaman...unutmadığım şehir isimleri gibi hep yanımdaydı...
..

Devamını Oku
Sabri Güler

MEÇHULE YOLCULUK…

Bilinmezi ayıkladım
Bilinenin içinden
Geriye ne çok bilinmez kaldı
Devede kulak bildiklerim
Yol da yolculuk da ufukta kaldı
..

Devamını Oku
Mehmet Emin Kılıç

Hayatımıza bir beyaz kelebek konar mı acaba
Bir umut gibi aydınlık verir mi güneş bize
Ahu zarImı sesimi duyar mı beste beste
Git ey yabancı dermi mateme yolculuk misali
..

Devamını Oku
Haydar Turan

Şimdi bir yolculuk var senden çok uzaklarda
Hüzünlü bulutlar gibi bir diyardan bir diyara,
Bahar rüzgarı gibi es penceremden gir odama
Nefesim ol hayat ver organlarıma.

Ben senle bendim şimdi yaşıyor muyum acaba?
Şiir ol gönlümden dökül sayfalara,
..

Devamını Oku
Kerem Yüce

İnsanın toprağa sevdasıydı ölüm,topraktan toprağa yolculukta.Uzun görünen nerede biteceği belli olmayan bir yolun başlangıcıydı; kimi erken toplamıştı bavulunu,kimi sürgüne gönderilmişti bavulunu toplamasına vakit kalmadan.Zor olan da buydu ya; vedasız ayrılıklardan selamsız sürgünlere yolculuk...Kim sallandırabilirdi denizi bir ipin ucunda,kim mühür vurabilirdi gökyüzünün maviliğine ya da kimin gücü yetebilirdi bir insana istemediği şeyi yaptırmaya? Halbuki ne kadar merhametliydi otuzbeşi yolun ortası diye niteleyen şair.Bir başka şair yolun neresinde olduğunu bilmeden kan tükürüyordu mendiline.Oysa kimi o sıfatları alamdan,dudağından düşen bir kelimeyle tek başına sallıyordu dünyayı.Daha acısı da vardı ayrılıkların; bir kelime için nefes tüketmeden karanlığa karışanlar.Öyle bir karanlıktı ki bu güneş yetmiyordu aydınlatmaya,yutuyordu dili damağına yapışıp yutkunmaya takati kalmayanları.Ve gölgelerinde yaşıyordu hayatın tuzaklarını kabul edemeyenler; gölge gibi sahte,hep bir adım geç kalmışlığın deminde.Kendi kendini çiğnerken insan gerçekten zordu vefanın mezarını ziyaret etmek.Öyle bir sabah gelirdi ki kururdu dilek ağaçları,kurak mevsimler demir atardı hayat ve sahraya doluşan akbabalar gibi kemirirdi günler hayalleri...Taş dibeklerde öğütülse de maziye gömülenler,geriye kalan bir parça sıçrardı insanın üstüne mutlaka ve parçalandıkça çoğalıp dağılırdı bedenin tüm hücrelerine.Beklenen dönmezken haykırışlar zamanla sessizleşirdi,tükenirken gözlerin o ateşten feri yıllar bir bir gizlice devrilirdi.Ne büyük bir sancıydı bu tanrım; tüm organları tek tek ziyaret edip bitirene kadar nöbet tutan...Veda eden kimdi aslında; gidenin ardından kaldığı yerde kendini bitiren mi yoksa arkasına baktığında geride bıraktığını bir daha göremeyen mi? Ne önemi vardı ki bitiyordu birşeyler işte,bazen insan,bazen duygular,bazen de yaşananlar.Kim durdurabilirdi ki dizginlerini koparıp dört nala ilerleyen bir at edasındaki zamanı? Mutluluğun kutusuna doldurulup paketlenen yalancı ayrılıklar yeniymiş gibi satılıyordu kırmızı halılı tezgahların üstünde ve halıların üstündeki o kırmızıların bir önceki hatıralardan kalan son emanet olduğunu bilemezdi daha önce bu yolu kullanmayanlar.Oysa ayrılıklar daha çok yaşıyor insanın toprağa sevdasından.Bu yüzden toprağın son emanetini güller taşıyor hemde en kırmızısından...
..

Devamını Oku
Şevki Çiftçi

Ümit yeşili sevdalara yolculuk,
Var yüreğimin derinliklerinde,
Damla damla vururken yağmur,
Pencereme gecenin serinliklerinde.

Güneşi saklıyor her günün,
Üzerine inen perde,
..

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

gizem akıncı 'ya

yanımda güvenle kolarıma sarılmış bir kadındı o...nereden geldiğimi ve nereye gittğimi hiç bilmedi...zamanı yoktu sevmenin,bir an kapıdan çıkıp geldi...zamansız bir koridorda yanızlığını kaybetmiş bir insandı...yokluğu sımsacak bir gecenin içinde beni ben yapıyordu...sigaram yanıyor külleri ona kalıyordu...ıslak şehrin sokakları gibi gözleri parlıyordu...Aşka yarım asır vardı...yüzyılımız ona hep yalan söylemişti oysa...sesin içinde bir tiyatro oyunu gibi sadece üstüne düşen rolu oynuyordu...
kahredici bir yalnızlıktı benimkisi...yorgun ve yoksul bir ceketle çıkmıştım bütün sokaklara...üşüyordum...şehirler hep bir şehri andırıyor ve ben hep bir şehre yolculuk ediyordum...trenler soğuktu insanlar yoksuldu...yoksul trenlerde ve soğuk şehirlerde rastlayamadım ona...ben hep kaybettim...hep aradım onu yalancı telefon konuşmalarında...
..

Devamını Oku
Uğur Demirkan

SEVDAYA YOLCULUK

Bİr yolun iki yolcusuyduk seninle.Menzilimiz yoktu,bir deli ırmak gibi bulduğumuz her koldan akar giderdik. Ve aslında birbirimize akardık biz.
Sözcüklerimiz rehberi oldu yolculuklarımızın. 'Aşk' derdik,yemyeşil bir ovanın ortasında bulurduk kendimizi. 'Yürek' derdik,bir dağın tepesinde kayadan,kayaya atlardık çocukça.'Ah ayrılık' derdik, sığınacak bir kulübe arardık uçsuz bucaksız bozkırın ortasında.
Kendimizce özgürdük,bizi kısıtlayan ne varsa soyunup arkamızda bırakmıştık. utanmadık bu çıplaklıktan,hiç bir sırrımız yoktu birbirimizden saklayacak. Bazen bir masal kahramanı gibi olurduk Kaf dağı'nı aştık.
Anka kuşunun kanadına oturup yeryüzüne baktık. Söylenmemiş ne varsa,yüreğimizde sakladığımız ne varsa hepsini söyledik birbirimize.
Kendi icadımız notalar,besteler yaptık. Sonra en güzel sevda sözlerini bulup bestelerin üzerine giydirdik. Şarkılarca haykırdık,şarkılarca anllattık aşkımızı. En gülünmeyecek şeye bile güldük delice. Kahkahalara yükledik sevdamızı. Her gülüş, aşkımızın ilanıydı aslında.Biz yanlızdık ama binlerce tanıdığımız vardı. Kim görse,kim baksa yüzümüze anlıyordu,içimizden dışarıya taşan sevda coşkusunu.
..

Devamını Oku
Türk Öğer Koç

Her yolculuk öncesi mor bulutlar giyinirim
Güneşten bir parça yanımda taşır gibiyim
Sevdiğimin yanında, durduramazken zamanı
Yollar ile beraber, Akıp giden zamana Sevinirim.
..

Devamını Oku
Cemal Erdem

Aşk, tecrübe edildikçe biriken cahilliktir.
Başlamadan bitecek korkusuyla ertelenen bir yolculuk...
Ertelenmiş her aşk ise bilerek işlenmiş bir cinayettir.
..

Devamını Oku
Umman Gönlüm

Kan damlatır gözyaşlarım.
Susamış aşka kalbim,
Sonsuzluğa yolculuk başladı sevgilim.
Güneşi görmez oldu gözlerim.
..

Devamını Oku
Uygar Yeni

Onca acıya rağmen
İnsan her şeye alışır…

Oysa nasıl da garip;
Bir alışkanlıktan öbürüne geçmek,
Sessiz bir yolculuk kadar ağırdır...

..

Devamını Oku
Melis Morsallı

Acı bir düdük sesi duyarız.Bu ses kavuşmalarda da aynı şekilde içimizi sızlatır ayrılmalarda da..El sallarız gidenin arkasından ama gelenin de sarılırız el salladığımız ellerimizle boynuna.Tren istasyonları hep eski albümlerdeki resimler gibidir.Giden ya gitmiştir gelende gidecektir zaten.Birkaç güne sığdırırız ayrılık zamanımızdan onsuz yada onlarsız geçen günleri.Eğer uzunsa yanımızda olacağı günleri sevdiğimizin, bir kaç gün sonra unutur gideriz herşey normale döner.Sonra el sallama vakitleri yaklaştıkça o geride kalan bıraktığımız günlerimize daha nice günlerin ekleneceğini hatırlarız.Rüzgar eser.Eser de yüreğimizdekini de alır savuru verir bazen.Sonra yine gardan el sallamalar.Mavi,siyah bavullar yanyana,küçük çantalar elde.Evden yaptığımız bir kek yanına damağına tat bırakılır.Yolculuk boyunca hatırlanmak üzere.El sallanır yüreklerde yine o acı tren sesi.Kimler kimlerinden ayrılır bakmayız o zamanda.Ara, sor belki mektup yaz diye tembih ederiz.Garın taşı,rayları duyar,duyarda duymayanlara gidipte arayıp sormayanlara duyurmazmı bu vefasız yer vefasız gar.

Yüreğimizden el salladığımız garda bıraktığımız her resim için.........
Haziran 2006
..

Devamını Oku
Önder Atmaca

yok gibi bir zamanlarda dolaşıyorum..
yitik bir toprağın koynuna yolculuk..
insan kendini nasıl da kandırabiliyormuş anne..
gözyaşı dökmeden ağladığımda öğrendim yalan söylemeyi..
..

Devamını Oku
Ömer Altiok

Garip bir titreme var, tende bu gece.
Umudum filizlendi, sayende bu gece.
Ne bir yolculuk var, ne de bir yöne kacis,
Benligim, aklim-fikrim, sende bu gece...
..

Devamını Oku
Mehmet Yılmaz 6

Dün gece ben bir yolculuk ettim
Hep arzuladığım yere gittim
İçim mutlulukla doldu
Dileklerim kabul oldu.
..

Devamını Oku
Fakı Haşimoğlu

Bizimle yolculuk zordur a dostlar
Dert çekmeyi bilmek zorunlu bizde
Hatıra dokunur iş yoktur amma
Çile buram buram dert yüklü bizde
..

Devamını Oku