YOLCULUK ŞİİRLERİ

YOLCULUK ŞİİRLERİ

Şevket Kopuz

İşte en güzel yolculuk,en rahat yatak.
Zamanı gelince ebedi göç, musalla taşından başlayacak.
..

Devamını Oku
Hüseyin Cayıklı

kıyıdayım aşkın en huzzam sarkısının tam ortasındayım.yolluklar bir yolculuk için yola koyulmus yolcularda.bu gidilecek olan son durak bundan başka aşka geçite imkan kılan hatıralar var onlarla sevişelecek anlar butun göçmeliğiyle aşk rüzgarına kapılan bir kadın.aşka inat hapsedilmiş duygular.kazandığım ve kaybettiğim telaşsız ama günü beraberinde getiren mutluluk darağacından ezberlediğim kelimeler.şimdi sana ne demeli.gitme dur demem saçma olacak bekle desem sana duygularımızı yumusatacağım elimden gelse yazdıklarımı hepsini yırtacağım.kaybettikten sonra baştan yazmak gibi birşey olacak.sana dememişmiydim ben.beni sevmek sevmenin anlamını bozar.sana bir nokta koyamam kendimi suçlarım çünkü noktalı virgüllerle ayrırım hayatın anlamını.en iyisi yine deniz kenarına gidip kıyıda ki kumlarla oynayıp ve kayalıklara yapışmış istiridyelere bakıp tek tek içinde inci arayacağım ve her seferinde yeni bir heyecanla açacağım merhaba demek istediğim istiridyeyi herseferinde biraz buruk biraz ağlamaklı olacak içimde ki yalnız kalan bir yanım yani ustadın köpek yalnızlığı dediği sol yanım.
..

Devamını Oku
Reyhan Tataroğlu

Bu yolculuk sürer, sen sürmesen de
Yol durmaz yürür, sen yürümesen de
..

Devamını Oku
Hilmi Yeter

Yeşil elbisesini giymiş geliyor,güzel,
İşte aradığım koku,içimi bir hoş ediyor.
Ben bugün için o çileyi çektim.
Hep ağzımda sakız gibi,
'bugünler olmasaydı yarınlar gelir mi? 'derdim.
Soğuk kış gecelerinden bahara uzanan yolculuk...

..

Devamını Oku
Ensar Cevval

Yolculuk işte,
Ahşap binaların arasından geçiyorum
önce dik yokuşlar karşılıyor adımlarımı
cumbası fesleğenlerle süslü camlar
ve nefes alışım gibi gıcırdayan yapılar.

Bacaklarıma inen kireçlenmiş ağrılar
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Hareket noktanızla, ulaşma noktanız arası, mekân (uzam) devinim alanı, genel bir devinmenin tümel görünümüdür. Bu iki nokta arası seçimleşen kümeler ve alt ilişkilere değin ayırt ediciliğiniz bir görüngün lüktür. Örneğin, yol boyu; ağaçların seyrelip sıklaşması, toprak renginin farklılaşması ve arazi yapı engebesi, yine uzam alanın kayalık, otluk, çıplaklık oluşu. Uzam alanda havanın açık gölgeli oluşu, yol boyu hizmet alanları, görülen hayvanlar, seyrediş konumlaşmaları vs hep değişken iliş kinlikle ayırt etmeler sıklaşmasıdır. Yol boyu gözlenen ilişkilenen olaylar, sizin süreçli eksen kesiminiz, üzerinde bulunacaklar, sizin eksen kesiminizle aynı eksen kesimli, eksenler (iç içeklik) olacaklardır.

Sizin bu gözlem alanınız da; söz gelimi, üç saatlik yolculuk zamanınız da, görsel izlenimler edinmeniz deki olay akışının hızı ve zamanı, farklı olacaktır. Aynı yolculuk uzam devinimli olay ufku alanını, üç saat yerine bir saatlik süre içinde geçiniz. Bu kez izlenimsel ayırt etmeyi olay ufkunuza sıkıştırmanızın geçen zaman hızlı ve daha farklı olacaktır. Burada paradoks olan, sizin iki mekân arasını kat ederken kullandığınız taşıtın hız artırımıdır. Bu hız artımı, sizin olay sarım ekseninizi üçte bir boyuta düşürecektir. Bu aynı zamanda sizin azalan sarım ekseniniz üzerinde olacak iç içe olay eksenlerinin de daha ufak olarak parça olaylara dönmesidir. Yani dış gözlem olay sayısı aynı kalırken, sarım ekseni çevre iç hacmi daralıyor ama iç olaylardan da, şişiriliyor. Bu zamanın daha da hızlı olmasıdır.

Taşıtınız da, dış gözlem alanına ilişkin, uzam devinim alanını etkiyen bir olay ufku değişkenidir. Hem yer değiştirendir. Yani olay ufkunda oturmuş bir noktada kalmayandır. Hem de atığı ile hava sirkülâsyonu yaptırması ile yolda otu, böceği ezmesi ile yolda denk geldiği cisimleri parçalaması gibi olaylarla taşıtınız, o olay alanının etken bir, hem değişken hem de değiştiricisidir.

Yine taşıtımız, evrensel genel bağıntının özel göreceli durum oluşudur. Yani ulaşılan iki nokta arası tümel bağıntılılığın bir kümesidir. Taşıtımız kendi iç ilişkin devinim noktalarının düzenlenişi ile bir form ve devinme ortaya koymaktadır. Yani kendi iç işleyişinde olayları çoğaltır. Örneğin; birim zamanda fazla yakıt pompalanması ve yakım hücresine fazla enerji için fazla yakıt göndermesi olayları, taşıt iç işlem sayısını çoğaltır bir faktördür.
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

BANA GECEYİ GETİR IŞIKLARIN VE RENKLERİN KUŞATTIĞI

Bana geceyi getir ışıkların ve renklerin kuşattığı
Cebrail’in kucakladığı ve sıktığı
Bir yolculuk başlıyor durun
Maverai bir yolculuk durun
Adı Miraç olan bir yolculuk bu
..

Devamını Oku
Turgut Uzdu




Tut elimden çocuk
Beni umutlarıma götür
Güneş o kadar parlak ki
Bitmesin yolculuk
..

Devamını Oku
Recep Uslu

Sabahın erken saatlerinde bir tatil günü Karamürsel arabasıyla yolculuk yapıyorum. Araba oldukça tenha, uykulu gözlerle birkaç kişi var. Etrafımı seyre koyuldum. Sabahın o güzel ışıkları etrafı aydınlatarak hoş bir görünüm oluşturuyor. Denizde yakamozlar parlıyor, yolda arabalar sallana sallana gidiyor. Hemen önümüzde bir kamyonet gitmekte. İçi Pazar eşyası ve sandıklar dolu. Gözüme aracın sağ uç kısmında bir kımıltı ilişti. Örtüsüne sarılmış bir kadın kendisini arabanın hızının soğuğundan korumak için uğraşıyor. Merakla aracın ön kısmını yani şöför mahallini görmek istedim. Bizim araç hızlandıkça o da hızlanıyor. Bir türlü göremiyorum. Bizim araç yolcu almak için durunca kamyonet gözden kayboluyor. Bir müddet sonra yetişiyoruz, arkasından gittiğimiz için yine göremiyorum. Merakım katlanıyor. Mutlaka görmem lazım. Şöför mahalli iki kişilik, acaba içindekiler erkek mi, kadın mı?
Gölcük’e gelince kamyonet sağa doğru dönüş yaptı. Evet, evet içinde iki erkek oturmaktaydı. Kadın anneleri mi, hanımları mı, kızları mı anlamadım ama işte kamyonetin açık olan arkasında kendisini soğuktan, tozdan korumak için çaba harcayarak yolculuk yapmaktaydı. Hem tahminimde yanılmamama sevindim, hem de hala kadının değerinin bu kadar oluşuna üzüldüm. Bu iki duygu birlikte nasıl yaşanırsa öyle işte. Kadınlara eşit hak isteyenlere duyurulur.
Demekki İzmit ile Karamürsel arası epey uzak olmalı ki hayallere kapıldım ve yıllar öncesine gittim. Tarihini hatırlamıyorum, ne için gittiğimizi de hatırlamıyorum. Bir iş için Adapazarı’na gitmiştik. Babam ve ben..işimiz bittikten sonra yola koyulduk, yayan yapıldak belirli bir istikamete doğru gidiyoruz. Babam önde ben arkada yürüyoruz. Etrafımızda arabalar vızır vızır gitmekte, kocaman binaların arasından geçiyoruz. Merakla ve heyecanla etrafıma bakıyorum, babamla aram açılıyor, babam bağırıyor…koşarak yanına gidiyorum. Yanımızda bir kamyon durdu. Bizim Amir amcaydı bu. Nereye gittiğimizi sordu. Babam “ Dörtyol” dedi. “Oraya yayan gidemezsiniz çok uzak hem nereye gideceksiniz” dedi. Evimize yani geldiğimiz yere gideceğimizi söyledik. Kamyonun şöför mahallinde bir kişilik yer olduğunu çocuğun kasaya güzelce gizlenmesini ve üzerini örtmesini söyledi. Hem üşümekten hem de trafikten saklanmasını istedi. Kamyonun kasasına zor bela çıktım. Orada bulduğum bir çuval parçasının içine girip oturdum. Ortalık zifiri karanlık, hor, gür.. gibi araba seslerinden başka ses duymuyorum. Korkumdan üşüdüğümün farkına bile varamıyorum. Epey yol aldık. Durdular ve bana seslendiler “ Recep rahat mısın” “çişim geldi” dedim. Benim inmemi ve hacetimi gidermemi beklediler. Tekrar kamyonun kasasına çıktım, çuvalın içine girdim. “ Hadi geldik in” dediler. Uyuyakalmışım. Çocuk hakkı zaten yok.
“Hocam sen burada ineceksin, top sahası şu evlerin arkasında” dedi Karamürsel arabası şöförü. Teşekkür ederek indim.
Umarım bir gün biryerlerde her şey düzelir.
29.10.2008
..

Devamını Oku
Selahattin Yetgin

Sermayesiz çevrilen ruletlerin sır/ça saraylarında yaşar mutluluk, hüzündür sermayesi
Kefilsiz sözcüklerin aşikâre mevsimlerinde acıtır gönlümüzü yokluk, özümüzdür payesi
Kıyam/et/in cenderesine yolculuk yapıyor insanlar, maya/sız bildirilerle tükenişte gayesi
Aşktı damarlarımızdaki asi/l vebal, asırlardır kirli masallarla büyüttük çocuk yüreklerimizi


Kendinden taşarak uzaklara ulaşan ırmakların sürüklediği kırık dalların intizarıdır hayat, mutlulukla ışıldayan su zerreciklerinin aşikâr yalnızlığıdır aslında. Doymamış hazların tenceresinden taşan ve ruhu besleyen kollar gibidir aşk, kekre yolculuklarla yanaklardan süzülüp toprağa düşen gözyaşlarının öyküsüdür bir bakıma. Kıymık tende kök salar, dal geceler boyu uzun yolculuklarla suları kucaklar. Gözyaşları bu yüzden asildir gülüm, mevsim ne olursa olsun gönüllerden ayrılarak başıboş denizlere akar.
..

Devamını Oku
Zülfikar Yapar Kaleli

Yarından ümitsiz, geçmişe küskün
Yolcusu olmuşsun kendi kendinin.
Sen “ümit varsın” ya, hayatta baskın
Yolcusu olmuşsun kendi kendinin.

Akıl tımarhane, gönül serseri
İrade itenek ileri geri
..

Devamını Oku
Hüseyin Başaoğlu

Yol uzun dost, yolculuk zor
Ayrılık ne, gel bana sor.
Uzaklıklar üst üste biner
Yol uzun dost, yolculuk zor.

Öteler, aykırı uzak öteler.
Rengarenk ırak tepeler
..

Devamını Oku
Bayram Eser

“bir otobüs yolculuğu gibi hayat
bazısı hiç otobüse binemedi
herkesin ortak amacı eve gitmek
bazısı asla evine gidemedi

herkes otobüs şoförü olmak ister
ve hatta kendi otobüsünde şoför
..

Devamını Oku
İsa Yar

Bahar gözlü çocuklar büyüdü yangın gibi
Çok ergen büyüdüler, bizde kaldı çocukluk.
Bir sefer kaldı bizde bitmemiş akın gibi,
Onlar yola koyuldu, bizde kaldı yolculuk
Bahar gözlü çocuklar büyüdü yangın gibi…

Çok ergen büyüdüler, bizde kaldı çocukluk
..

Devamını Oku
Sabri Şirin

Bir dünya tanıyorum ben gökyüzünde,
Bulutların ötesinden,
Kıvrım, kıvrım bir yol var oraya uzanan
Kırk iki yıllık bir yolculuk yaptım
Kopkoyu karanlığın izlerinde

Bir dünya tanıyorum ben gökyüzünde
..

Devamını Oku
Ayşe Okur

Eğer hayat ektiğini biçmekse
Hasat zamanı olmalı birde
Yıllarca verilen çabanın emeğin
Karşılığı alınmalı bir kerede

Eğer hayat bir alışverişse
İndirim zamanı olmalı birde
..

Devamını Oku
Edip Çakı

Yarın bir şehri terk etmiyorsun.en sevdiğinden de
ayrıldığını düşünme hiç.gitmek nedir aslında? ayrılık neyi
besler?
Bil ki sadece mekanlar değişiyor bir süreliğine.ve hiçbir zaman içte yaşatılan kimseler bir aynanın karşısında beliren bir düşünce gibi durmaz karşımızda.o içte kıvrandığı için sürekli bize acı mutlu huzurlu zamanlar yaşatır.sevilen varlık hiçbir zaman dışımızda büyümez.içimiz de şekillenir.o yüzden sen yarın aslında bir yolculuğa çıkmıyorsun.çıkıyorsan da bize yolculuğun…

Şimdi şunu düşün araba hareket ettiği zaman.içindeki ben senle beraber yola çıkıyor mu? mola verdiğin yerlerde oda seninle iniyor mu? yol kenarlarına bırakılan umut kırıntılarından oda kendi payına düşeni arıyor mu? ve durmadan sana sarılıyor mu düşün.aslında sen ne giden nede kalansın.yok yok sen sadece kalansın yüreğimde.gidenin kim olduğunu bilmiyorum.bende kalan bende büyüyen bende yaşayan bir şey hiçbir zaman yolculuğunu başka şeylere yapmaz.o yolculuk her zaman ikimizedir.ve bizi otogarlarda karşılayan yine biziz.yüreğimizin oturma odasında sürekli gezinen,duvardaki bir resme gülen,içimizde yaşayan o çocuk yarın sadece bir odadan diğer odaya geçiyor.ona da yolculuk denmez elbette.

..

Devamını Oku
Cengiz Çakır

Güzel bir İstanbul günü
Sabah güneş gülümseyen yüzünü göstermeye başladığında çıktım evimden geçen uzun yıllara rağmen neredeyse hiç değişmeyen sokağımızda kimseler yoktu. Ersin dayının kahvesinde çalışan Amcama uğradım her zamanki neşeli hali ile karşıladı beni çay ikram etti. Biraz eski zamanları konuştuk biraz dedikodu yaptık hasret giderdik
Toplu taşıma araçlarını kullanarak Üsküdara doğru yola çıktım. Otobüs her durakta biraz daha kalabalıklaşıyordu yolcuların çoğunun yüzlerinde yorgunluk ve uykusuzluk izleri vardı. Neredeyse kimse birbiri ile konuşmuyordu. Yarım saat süren yolculuk sonrasında Üsküdara indiğimde boğazın o muhteşem görüntüsü ve havası karşıladı beni..
Eski bir arkadaşım,dostumla buluşup Kız kulesi mazarası eşliğindeki muhteşem kahvaltı, uzun uzun sohbet ve çay keyfine diyecek yoktu
Öğlene doğru Çamlıca tepesinde çıktım sıcak salep ve acıbadem. Çamlıca tepesi aslında zamanın nasılda hızla akıp gittiğini gösterir manzarasında; bir tarafta 16. 17. Yüzyıl sülieti bir tarafta 21. Yüzyıl sülieti
Öğleden sonra Ümraniyede koşuşturarak çalıştığım kalabalık caddelerinde gezinti ve 40 yıl hatırı olacak kahve keyfi yeni bir dost, arkadaş
Akşam Kadıköy'e yolculuk; otobüsün buhulanmış camlarından tanımaya çalışarak o çok iyi bildiğim sokakları
..

Devamını Oku
Mehmet Hanifi Aliosmanoğlu

Bahar geçti,yaz geçti,hep kuşlar gitti artık;
En güzel yıllarını ömrüm tüketti artık.
Kış yakın hazan düştü,sonbahar bitti artık;
En güzel yıllarını ömrüm tüketti artık.

Gurup etmişte güneş akşama dönmüş günüm,
Şarap renkli bir hava,gönlümdeki görünüm,
..

Devamını Oku