Yolculuk Başlıyor
Bir yolculuk başlamalı ve hiç bitmemeli rüyalar son bulmalı, kavuşmalı hasretler. Bitmeli, dinmeli gözyaşları. Ezim, ezim ezilen yüreğim ne oldu sana öfkelerin, hırsların ne zaman sustu. Hiç haberin var mı? Hayat bıçak sırtında gidiyor kuşlar ne zaman uğramaz oldu bu diyarlara biliyor musun?
Bir an önce çıkıp gitmeliyim, çekip gitmeliyim. Bu Dünya bu zaman, bu yaşam bu içimizdeki sızı neden beni kahrediyor. Dünden kalan ben kendimleyim, kim nerde, nasıl bu zulme den kim ha kim. o mu haklı ben mi yalanım. Ben ve Tanrım, Tanrım ve ben, cennetin mi, cehennemin mi? Narı ateş mi bu yolculuk nereye? Doğru yürek fırtınalarına gecenin içinde yolculuk diyor ki satır aralarında bul beni; kadın masum dedik ya umut dağına yolculuk var. Yiğit bezenmiş oda belli yolculuğun içinde kalmak için debeleniyor. Tanrım bana seslensin ben küçüleyim, ufalanayım içimden yok olayım. Bu yolculuk alsa beni benden kavursa Âlemde beyhude salsam, salınsam yok olsam. Acı, özlem, hasret, yalnızlık korku ve suskunluklarımızda yok olmak bu Âlemde beyhude gizemlerimiz içimizde. Ne akıllı sanırız kendimizi küçük pembe yalanlarımızla Dünyayı cebimizde gizleriz bir tebessüm salarız huzur bu mu yuvarlak cümleler SEVGİNİN YÜCELİĞİNDE kayboluyor. Beyhude uğraşma güzelliklerimizi yaratırken içimizde ki benleri, benliklerimizi karanlığımıza hapsediyoruz. Özlem türkülerimizle yüreğimizden akan acılarımız, unutulmaya yüz tutmuş kabuklaşmış sevilerimiz hançer misali saplanır dudaklarımıza yapışır kalır; SEVGİ, AŞK türkülerimiz, yolculuğumuz yarım kalmıştır yine yalnızlıklarımıza çıkar her yol sureti aynamıza döneriz.
Sandık dibinde kilitlediğimiz anılarımız, hayallerimiz içine kundakladığımız naftalin kokulu bohçamız umut bahçelerimi gördüm sandığımın dibindeydi. Derinlerde aradım öksüz kalan anılarımızdan hep bir adım uzak ama hep onlarla devam diyordu yürek sesim. Sandığımın derinliklerinde gidiyorum.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış