Şehirlerarası bir otobüsün arka camından bakıyorum
Gitgide uzaklaşıyorum kendimden ve kendime dair her şeyden
Uzun bir nehrin ortasın da terk edilmiş bir kayıktayım sanki
Kürekleri paramparça kürekleri kırık
Sular ki derin sular ki karanlık
Bir cebimde nane şekeri var
Diğer cebimde alabildiğine hüzün
Karanlık bir caddede çırılçıplak gibiyim sanki
Lambaları paramparça lambaları tarumar
Caddeler ki pusu caddeler ki canavar
Eski dostlar bir bir geçiyor aklımdan
Eski kahveler eski muhabbetler
Bir eskicinin kollarındayım sanki
Elleri yorgun elleri nasırlı
Eskici ki hünerli eskici ki işin ustası
Yoldaki çizgiler akıp gidiyor gözlerimden
Eski sevgililer görünüyor asfaltın yansımasında
Bir tecrit odasında çıldırır gibiyim sanki
Üzerimde deli gömleği arkadan bağlamalı
Gömlek ki acımasız gömlek ki kararlı
Tanımadığım şehirlerden geçiyorum
Kaldırımlarda sürü sürü kalabalık
Dağ başında yalnız bir çobanım sanki
Elimde kaval sırtımda kepenek
Kaval ki dertli çalar kaval ki yüreğimi delerek
Nihayet yaklaşıyoruz duvarları taştan meskenime
Kollarımda gün yanığı iki genç asker
Vatansız kalmış bir mülteciyim sanki
Saçlarım uzamış sakalımda bir o kadar
Sakalım ki her teli bir yıl sakalım ki kimsesiz çocukluğum kokar
Kayıt Tarihi : 14.5.2008 01:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)