Yolculuk -15 Temmuz Şehitlerimize

Berna Ocakçıoğlu
53

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yolculuk -15 Temmuz Şehitlerimize


Zamansız yolcuklara çıksam keşke…
Dönmenin ya da kalmanın önemi olmadan,
Soğuk taş kaldırımlara uzanır gibi.
Zifiri karanlığın içinde,
Çok uzakta minicik bir ışığa yürür gibi
Kum dolmuş sanki gözlerimin içine
Açsam, kapatsam ne fayda yanmakta canım bir kere
Eriyip biten mum misali vücudum
Gözlerden yanaklara akan yaş misali tükenmekteyim

İlk adım…
Her şeyi başlatan
O ihanet çamurunda debelenen,
Nefret dolu sevgisiz yürekleri taşıyan ilk adım.
Her şeye sahip olma hırsına sıkı sıkıya sarılmış,
Kapkara olmuş suretler,
Acımasız ahmak beyinler


Ve bir ses…
Sessiz karanlığı mertçe yırtan,
Yılların yorgunluğunu yüklenmiş,
Kendinden emin ,
Yürekten dudaklara
Oradan da halka doğru yol alan inanmışlığın sesi

Şimdi huzurla doluyum
Dağılan sis bulutundan geçer gibi.
Kendimden sıyrılıp, göklere yükselmiş gibiyim şimdi
İçimde tarifsiz boşluklar ve heyecanlar

Zekai Paşanın hakkını helal et dediğinde,
Çıkan sesinin hüzünlü titremesindeyim şimdi
Mengenelerde sıkışmış hasretler önümde
Giden olup kalanın son sesine kulak vermek mi
Yoksa kalan olup gidenin yokluğuna hoş geldin demek mi

İki göz bebeğinin arasında gidip gelen bir ben var şimdi
Ali Çoban’ın iki yavrusuna bakan yaşlı gözlerindeyim
Sağda Ahmet, solda Mehmet
Huzurlu her ikisi de
Değil iki on iki yavrum olsa feda ederim ,
Diyen babanın tamamlanmamış hayallerindeyim

Üşüyen iki bedendeyim şimdi
Anne sıcaklığından yoksun, şefkâtinden mahrum iki beden
Çok üşüyorum tut ellerimi ısıt beni bırakma anne
Doğukan ve Emir’in kahraman anneleri ve
Sımsıcak seslenişleri kulaklarım da

Bebek kokularına bürünmüş,
Masum bir ben var şimdi
Kahraman bir annenin defalarca öptüğü,
Minicik avuçların çizgilerinde ben varım
Daha 2,5 yaşında Hüseyin Alp’in hayatındaki yarım kalan yanındayım

Hüzünlü bir yolculuk benim ki
Ruhuma arka arkaya saplanan oklar
Her adımda düğümlenen kelimeler
Şimdi Ayşe AYKAÇ’ın şehit olmadan önce okuduğu,
Kelâmların en güzeli Kuran-ı Kerim’in her bir harfindeyim
Hüzünden huzura uzanan yolun en başında ben varım
Aydınlanmış yolumun üzerinde güzeller güzeli bir yüz,
Cesur ve vefakâr evlat
Kendinden emin tavırlarla bir an bile tereddüt etmeden
Sen nereye ben oraya cümlesine ses veren cengaver
Abdullah Tayip OLÇOK

Uzun bir yolculuk benim ki
Hangisi hayal hangisi gerçek bilemedim.
Hangisinde kalsam, hangisine gitsem karar veremedim
Şerife Boz’un kamyonu kullanan ellerine sarılsam,
Ali Alıtgan’ın kalbine gelen kurşunun önünde ben dursam
Askeri Çoban’ın telefonu olup oğlum gel beni al desem
Battal İlgün’ün dokunduğu güvercininin kanatlarında sonsuz aleme uçsam
Ya da son kez babasına bakan ve
Kucağında kelime-i şehadet getiren Burak Cantürk’ün gözlerinde olsam


Tarih sayfasına adını altın harflerle kazıyan,
Kararmış, aşağılık vicdanlara,
Nefret ve kin kusan yüreklere,
Kötülüğü kardeş edinmiş adımlara
Korkusuzca dur diyen kahramanın
Ömer Halis’in şefkât dolu yüreğinden bakıyorum şimdi
Dualara amin diyen dudakların sahiplerine,
Hala gözyaşı döken gururlu sevdiklerine,
Keşke ben olsaydım diyen her bir gönüle
Aleme ve alemden çok öteye
Bilmediğimiz, görmediğimiz huzurlu bilinmezlere…

Saadet Berna OCAKCIOĞLU

Berna Ocakçıoğlu
Kayıt Tarihi : 6.1.2018 22:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Berna Ocakçıoğlu